Blog

Oca4

Emirosmanoğlu: Panorama 1453 Tarih Müzesi'nin temeli çizgi filmlerle atıldı

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  Ali Osman EmirosmanoğluÇizgi FilmMüzePanorama 1453 Tarih MüzesiSinema



Emirosmanoğlu: Panorama 1453 Tarih Müzesi'nin temeli çizgi filmlerle atıldı

Çizgi filmcilik, animasyon, önce reklam filmleriyle başlamış ve 1986'ya kadar böyle devam etmiş.

www.arkeolojikhaber.com

Yeşilçam yıllarında ilk muhafazakar filmlerin yapımcılığını üstlendikten sonra çizgi film sektöründe adını duyuran Elif Video'nun sahibi Yönetmen, yapımcı ve senarist Ali Osman Emirosmanoğlu ile 2009 yılında açılan Panorama 1453 Tarih Müzesi'nin hikayesini içeren bir söyleşi gerçekleştirildi.

"Tohum" ve "Milli Gençlik"in arasında bulunduğu birçok dergide sinema, televizyon ve çizgi film konusunda yazılarını okurlarla buluşturan Ali Osman Emirosmanoğlu'nun aynı zamanda "Türkiye'de sinema filminin pazarlanması" konusunda tez çalışması, "Türkiye'de çizgi filmcilik" konulu tebliğinin yanı sıra Kültür ve Turizm Bakanlığının yayınladığı "Türk Sinemasında Yerli Arayışlar" kitabında 2010'da "Elif Film Yolculuğunda Yücel Çakmaklı" başlıklı geniş makalesi yayımlandı.

İBB Kültür AŞ yönetim kurulu üyeliğinde bulunan ve İstanbul İl Genel Meclisi üyesi olarak kültür sanat komisyonu başkanlığını üstlenen Emirosmanoğlu, 2015-2018 yıllarında İstanbul Medya Akademisi'nde televizyon ve sinema yapımcılığı konularında da dersler verdi.

İstanbul Fatih'te dünyaya gelen 74 yaşındaki Yönetmen, yapımcı ve senarist Ali Osman Emirosmanoğlu, 53 yıllık kariyerinde "Birleşen Yollar", "Çile", "Zehra", "Oğlum Osman", "Kızım Ayşe", "Diriliş", "Memleketim", "Bir Annenin Feryadı" ve "Hay" sinema filmlerinde yapımcı, "Öksüz Kız" filminde ise yönetmen olarak yer aldı.

Sinemada yapımcılık sürecini ve yeni projelerini AA muhabirine anlatan Emirosmanoğlu, sırasıyla İstanbul İmam Hatip Lisesi, Yüksek İslam Enstitüsü, İşletme İktisadı Enstitüsü ve Topçu Füze Okulu'nda eğitim aldığını söyledi.

Ali Osman Emirosmanoğlu, henüz ilkokuldayken, sinemada Sami Ayanoğlu'nun rol aldığı "İstanbul'un Fethi" filmini izledikten sonra sinemaya merak saldığını belirtti.

Milli sinema akımının öncü yönetmeni, senarist ve yapımcı Yücel Çakmaklı ile 1969'da tanıştığını kaydeden başarılı yapımcı, 1970'te kurdukları Elif Film'de ilk olarak belgesel film "Kabe Yolları"nı yaptıklarını aktararak, "Daha sonra sinema filmleri yapmaya karar verdik ve 'Birleşen Yollar' isimli Şule Yüksel Şenler'in 'Huzur Sokağı' romanından alınmış bir hikayeyi, Türkan Şoray ve İzzet Günay'la çektik. Biliyorsunuz bu film, Türk sinema tarihinde, milli sinemanın ilk eseri sayılıyor." diye konuştu.


Yapımcı Emirosmanoğlu, 1970'li yıllarda yapımcıların sadece parayı veren değil, filmin her konusuna dahil olduğuna dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:

"Elif Film'de yapımcıydım. Senaryo safhasından film çekimine kadar her şeyle ilgileniyorduk. O zamana kadar, kendimi sinema kitaplarından, belgelerden faydalanarak yetiştirmiştim. Dergilerde sinema eleştirileri de yazıyordum. Sağ kesimin bir film yapma ihtiyacı olduğu üzerine bir sancım vardı. Yine benim düşüncemde olan bir arkadaşım, 'Yücel Çakmaklı'yla seni tanıştırayım.' demişti ve öyle tanıştık. Beraber sağ kesimin de film yapabileceğini herkese göstermek istedik. Çünkü çok büyük bir ihtiyaç vardı. Tabii bizim gençliğimizde filmlerde imamlar hep kötü gösteriliyordu. Dini sahnesi hiç olmayan filmler vardı. Dini filmler bile çok pejmürde insanlarla vesaire çekiliyordu. Yani bu bir ihtiyaçtı. Zaten sağ kesim, o zamana kadar sinemaya hiç el atmamıştı. İşte bu sancıdan dolayı filmciliğe atıldık."

Yeşilçam'da yılda 100-150 filmin üretildiği bir dönemde, Necip Fazıl Kısakürek'in eserlerinden "Çile", "Zehra", "Diriliş" ve "Kızım Ayşe" filmlerini beyazperdeye uyarladıklarını belirten Emirosmanoğlu, "Daha sonra 'Memleketim' ve 'Oğlum Osman' filmlerini yaptık. Yücel Çakmaklı'yla 1985'e kadar 8 film çektik. O sırada Mesut Uçakan ve diğer arkadaşlarla tanıştık. Onlarla da 'Gençlik Köprüsü' filmini yaptık. Sinemalardan seyirci kaçtıktan sonra, 1983'e kadar sinemaya ara verdim." ifadelerini kullandı.

Emirosmanoğlu, 1983'te Elif Video şirketini kurduklarını, o dönemde de yazar Yaşar Kandemir vasıtasıyla Haşim Vatandaş'la tanıştıklarını dile getirdi.

Hayalindeki filmleri Vatandaş ile yapmaya başladıklarını vurgulayan Emirosmanoğlu, şunları kaydetti: "Namaz Öğreniyorum adlı projemi konulu film olarak çekmek istiyordum. Bu arada 'Vakıf Şehir İstanbul' diye, İstanbul Vakıflar Baş Müdürlüğüne, Bora Ayanoğlu'nun başrolünü oynadığı bir belgesel film çektik. Daha sonra da 'Namaz Öğreniyorum', 'Kur'an Öğreniyorum' adlı filmleri çektik. O sırada Haşim Bey'le 'Yurt dışına açılmak veya Türkiye'de yeni bir çığır açmak için ne yapmamız lazım?' diye düşündük ve çizgi filmle, belgesellerle etkili olacağımıza inandık. 'Keloğlan' diye, yarı hareketli bir çizgi film yaptık. Bakanlıklara ve kuruluşlara Turgut Özal tarafından çizgi film yapma teşvikleri veriliyordu. 1987'de yaptığımız 'Emre' adlı çizgi film bu anlamda çok önemliydi. Çok özellikli bir çizgi film. Anne, babasıyla hacca giden, Osmanlı'nın kuruluş dönemindeki 10-12 yaşlarındaki bir çocuğu anlatıyor. Bu çizgi filmi, 'Bizim için bir milat olsun.' diyerek, bilgisayarla yapalım dedik. O zaman da bilgisayarların kapasitesi 70 megabite kadar, çok düşük. Yurt dışında birçok araştırma yaptık ve dört resmi hafızasına alabilen, çizim aparatları olan bir cihaz aldık ve boyamaları o bilgisayarla yaptık. Yani 'Emre' Türkiye'de yapılmış uzun metraj ilk çizgi filmdir. Bir buçuk saat ve çok başarılı oldu."

Ali Osman Emirosmanoğlu, Emre'nin yurt dışında da ses getirdiğinin altını çizerek, "Bu başarıyı gören yurt dışından Usame adlı bir yapımcı filmin ABD'de yapıldığını zannetmiş. Tabii uzun hikayeler de var filmin yapılışında. Mesela rahmetli Şafak Tavkul gibi bir baş çizer bulduk. Biliyorsunuz bizden sonra da çok başarılı eserler verdi. Çok iyi bir ressam, çok iyi bir storybordcu. İlk defa bizimle çizgi filme başladı. Ondan sonra da çok çizgi film yaptı. Tabii onun çizgileri, başarısı, yardımcı ressamların, foncuların başarısı dolayısıyla çok güzel bir netice alınca, bunu seyreden Arabistan'daki bir yatırımcı Türkiye'ye geldi. Biz o sırada Emre'nin 5. bölümünü yapıyorduk. 'Beraber bir çizgi film yapalım.' dedi ve 'Hay' çizgi filmi ortaya çıktı. Sinemaların yanı sıra TRT ve birçok yerde gösterildi. O da çok başarılı bir çizgi film oldu. Biliyorsunuz 'Hayy Bin Yaksan', İbn Tufeyl'in çok ünlü bir eseridir. Issız adaya düşen bir çocuğun Allah inancını bulması gibi çok önemli bir konuyu anlatıyor. Felsefi bir eser aslında. Bu film de bir bakıma çizgi filmcilikte bir milattır. Halen gösterilmeye devam ediyor. Klasik bir film oldu." değerlendirmesinde bulundu.

Türkçe, İngilizce ve Arapça dillerinde izleyiciyle buluşan "Hay" çizgi filminin Tokyo İslam Derneğince Japoncaya çevrildiğini sözlerine ekleyen Emirosmanoğlu, 3 yıl önce 4K'ya uyarladıkları filmin düzenlenmiş halinin, internette 7 milyonun üzerinde izleyiciye ulaştığını belirtti.

"Binbir Gece", "Karagöz", "Kelile-Dimne" filmlerinin de yönetmenliğini üstlenen Emirosmanoğlu, şöyle konuştu:

"Toplam 20 saat çizgi filmim vardır. 'Karagöz' de enteresandır. Karagöz'ü ilk defa üç boyutlu olarak tasarlayıp, klasik tarzda iki boyutlu yaptık. O da şu anda 4K'ya çevrilmek üzere. Mesela TRT'ye de 'Her Gün Bir Masal' diye 10 bölümlük bir çizgi film yaptım, seçme hikayelerle. O da ara sıra TRT'de gösteriliyor. Bu süreçten sonra çizgi film üzerine yine bir aram oldu ama hala yapmaya devam ediyorum. Son çalışmam, yönetmenliğini yaptığım 'Öksüz Kız', bir Türk masalı ve bu yıl ağustosta sinemalarda oynadı."

Yapımcı Emirosmanoğlu, yakında sinemalarda gösterilecek, yaklaşık 50 bin resimden oluşan, "Endülüs Fatihi: Tarık Bin Ziyad" filmini de 4K'ya çevirmeye çalıştıklarına dikkati çekerek, "İstanbul'un Fethi ile Kudüs'ün Fethi adlı eski çizgi filmlerimi de şu anda restore edip 4K haline getiriyorum. 35MM olarak Ahmet Bey'le (Edebali) de birçok projemiz var. En büyük idealimiz, 'Hay' çizgi filmini bir sinema filmi yapmaktır. Artistlerle, 3 boyutlu hayvanlarla eğer kısmet olursa iyi bir eser ortaya çıkar." dedi.


Emirosmanoğlu, Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle 2016'da Raif Cilasun'un "Bir Annenin Feryadı" isimli eserini sinemaya uyarladıklarını söyledi.

Çizgi filmle ilgili 2004'te Diyanet İşleri Başkanlığında bir tebliğde bulunduğunun altını çizen Emirosmanoğlu, şöyle konuştu:

"Çizgi filmcilik, animasyon, önce reklam filmleriyle başlamış ve 1986'ya kadar böyle devam etmiş. 1986'dan sonra 'Emre', 'Hay' filmleri, diğer yapımevlerinin işleri ve TRT'nin desteğiyle sektör bugünkü haline gelmiş. Çok şükür bugün sinemalarda da tutulan 'Rafadan Tayfa', 'Tay' gibi filmler yapılıyor. Sektördeki en büyük katkı TRT'nindir. Bu işin esası sermayedir. İnşallah bu işe gönül verenler daha çok para yatırırsa çok daha iyi filmler Türkiye'de çekilebilir. Bizde alt yapı var fakat sermaye eksik. Benim kanaatim budur."

Yapımcı Emirosmanoğlu, animasyon sektörüne girmek isteyenlere tavsiyelerde bulunarak, "Bizim özümüze dönük hikayelerimizi çeksinler. Yabancı hikayelere kapılmasınlar. Türkiye'nin tarih olarak çok zengin bir alt yapısı var. Bunlardan istifade etsinler. Aslında her şeyin başı, insanın kendisini yetiştirmesidir. Bu alt yapı olursa eserler verilir. Bu bakımdan tarihimize, kültürümüze dair eserleri okumaları gerekir. Mecid Mecidi'nin çok güzel bir sözü var, 'Eğer sıratı müstakim üzere olursanız, Allah'ın boyası sizin eserlerinize renklerini verecektir.'" ifadelerini kullandı.

- "Çizgi film tecrübesiyle Türkiye'nin ilk kubbeli panoramasını yaptık"

"Panorama 1453 Tarih Müzesi"nin de yapımcılığını üstlenen Emirosmanoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Belediye Başkanı olduğu yıllarda Topkapı'da İstanbul'un Fethi'ni anlatan bir panorama yapma isteğinin olduğunu aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kadir Topbaş Bey, başkanlığında bu konuyu gündeme getirdi. 'Hay' ve 'Emre' filmindeki bütün ressamlarımız, foncularımızı topladık ve Haşim Vatandaş'ın projesiyle Türkiye'nin ilk kubbeli panoramasını yaptık. Yani 2 bin 659 metre kare kesintisiz, çerçevesiz bir resim görüyorsunuz. Gizli yerlerden ışıklamalar yaptık. Değişik bir panorama oldu. 2010'da da 'dünyanın en iyi panoraması' seçildi. Bu panoramadan sonra da benim bu alandaki hayatım başladı ve birçok teklif aldık. Panorama 1453 Tarih Müzesi, 2009'da açıldı. O dönemden 2020'ye kadar 6 tane panorama yaptık. Bunlardan Afyon'daki '26 Ağustos Büyük Taarruz Panoraması'nın sanat yönetmenliğini ve yapımcılığını yaptım. Sonra değişik bir panorama olarak da 'İzmit Deprem Panoraması'nın yine sanat yönetmenliğini yaptım. İki müze de açık ve gidilmesini tavsiye ederim. Aşağı yukarı şu ana kadar da 12, 13 tane müze, park, panorama projesi yaptım. Kısmet olursa bunlar da yapılır."

Emirosmanoğlu, bugüne kadar yaptığı çalışmalarının ve sanat hayatının, ayrıca Necip Fazıl Kısakürek'le arkadaşlığının yer aldığı konuları bir hatırat olarak kaleme aldığını ve okurların beğenisine sunacaklarını sözlerine ekledi.

Aişe Hümeyra Bulovalı - AA

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için