Blog
Gladyatör Hayranları, Antik Dünyanın Futbol Fanatikleri miydi?
2019 yazında Pompeii’de, bir tavernada kanlı bir gladyatör dövüşünün tasvir edildiği bir duvar resmi keşfedildi. Bu bulgu, gladyatör dövüşleri üzerine yapılan “spor sohbetlerinin” şehir yaşamını nasıl etkilediğini gösteriyor.
www.arkeofili.com
Antik Roma’da gladyatör dövüşleri, yalnızca savaşçıların ve imparatorların değil, aynı zamanda tutkulu hayranlarının da odak noktasıydı.
Gladiator II filminden bir sahne.
Modern fanatikleri geride bırakan bu tutkulu anlar, bazen felaketle sonuçlanabilecek kadar çılgın bir hâl alıyordu. MS 27’de, Tacitus’un yazdığına göre, Roma yakınlarındaki Fidenae’de kötü inşa edilmiş bir arenanın çökmesiyle 50.000 kişi yaralandı veya hayatını kaybetti.
2019 yazında Pompeii’de, bir tavernada kanlı bir gladyatör dövüşünün tasvir edildiği bir duvar resmi keşfedildi. Bu bulgu, gladyatör dövüşleri üzerine yapılan “spor sohbetlerinin” şehir yaşamını nasıl etkilediğini gösteriyor.
Aynı şekilde, Romalı yazar Petronius’un Satyricon adlı eserinde, özgür bırakılmış kölelerin akşam yemeğinde gladyatörlerin yetenekleri hakkında tartışmaları bu kültürel etkinin bir başka kanıtı. Şarap kupaları üzerindeki gladyatör motifleri de bu tür sohbetlerin yaygın olduğunu ortaya koyuyor.
Ancak bu tutku bazen taraftarları içkiden dövüşe sürüklüyordu. Mallorca’daki Pollentia’da, İmparator Tiberius askerlerini, bir cenazede gladyatör eksikliğinden kaynaklanan isyanı bastırmak için görevlendirmişti.
Günümüz futbol holiganlığı gibi, gladyatör hayranlığı da toplumlar arası şiddette silah olarak kullanılabiliyordu. MÖ 59’da bir gladyatör gösterisinde Pompeililer, Nuceria’dan (günümüzde Napoli yakınlarındaki Nocera) gelen komşularına ölümcül saldırılarda bulundu. Bu olay, Pompeii’deki gladyatör oyunlarının yasaklanmasına ve olayın sorumlularının sürgün edilmesine neden oldu.
Hayranların Gözdesi Gladyatörler
Hayranları, gladyatörlerin yalnızca dövüş yeteneklerinden değil, sahne isimlerinden, fiziklerinden, saç stillerinden ve zırhlarından da etkileniyordu. Örneğin, “İnci” ve “Zümrüt” gibi sahne isimleri, bu savaşçıların parlak çekiciliğini vurguluyordu. Callimorphus eşsiz bedenini, Chrysomallos ve Xanthos ise sarı saçlarını sergiliyordu.
Romalıların, bir gladyatörün erotik çekiciliğini, mecazi olarak savaşçılar yüzünden kafalarını kaybeden Romalı kadınların isimlerini vererek resmetmeleri yaygın bir uygulamaydı. Romalı şair Juvenal, bir Roma senatörü olan Eppia’nın kurgusal veya belki de kurgusallaştırılmış karısından bahsediyordu. Eppia, iddiaya göre hırpalanmış arena gazisi Sergius’u kocasına tercih etmişti. Marcus Aurelius’un eşi Faustina’nın da gladyatörlere olan tutkusunu anlattığı iddia ediliyor. Ancak bu hikâyeler daha çok, elit erkeklerin kadınlara yönelik küçümseyici tavrını yansıtıyor.
MS 50-80 civarına tarihlenen bir cam gladyatör kupası. C: Metropolitan Museum of art
Oturma düzenlemeleri onları amfi tiyatroların üst kademelerine sınırlamış olabilir, ancak birçok kadının muhtemelen dövüşe de ilgisi vardı. Bazıları belki de Pompeii’nin duvarlarında hala okunabilen gladyatör grafitilerinin yazarlarıydı. Gladyatörlerin mezar taşlarında ise cinsel yaşamları, “saygın evlilik” dilinde anlatılarak daha sade bir hikâye sunuluyor.
Gladyatör Hayranları Kimdi?
Gladyatör hayranları, Roma toplumunun her kesiminden gelebilirdi, ancak elit kesimin sesleri, günümüze ulaşan edebi metinlerdeki yerleri nedeniyle bugün daha fazla duyuluyor. Güçlü ailelerin üyeleri ve imparatorlar, gladyatör dövüşleri ve diğer oyunları düzenlemenin politik sahnenin merkezi bir parçası olduğunu iyi biliyordu.
Julius Caesar’ın gladyatör dövüşlerine açıkça duyduğu küçümseme nedeniyle oluşturduğu itibardan çekinen İmparator Augustus, aksine coşkulu bir izleyici olarak öne çıktı. Halkın cömertliğine olan övgüsü ve imparatorun sıradan zevklerini halkla paylaşmasını takdir etmesi, Augustus’un otoritesini pekiştirdi. Kolezyum’da senatörler, halkın imparatoru alkışlaması (ya da alkışlamaması) üzerinden siyasi durumu değerlendirebiliyordu.
Bazı imparatorlar, yakın dövüş tekniklerini destekliyordu. Titus, “küçük kalkan” adamlarının hayranı anlamına gelen bir parmularius idi, kardeşi Domitianus ise kasklarındaki balık benzeri tepelerle tanınan, daha ağır silahlı murmillon dövüşçülerini tercih ediyordu.
Ancak gladyatörler hakkında doğrudan konuşurken, çoğu elit erkek genellikle kararsızdı. Pagan ve Hıristiyan yazarlar, Seneca ve St. Augustine dahil, gladyatör kanının dökülmesine itiraz etmezken, meslektaşlarının izleyiciler olarak akıl kaybından, yani katliamlara karşı duyulan aşırı duygusal coşkudan rahatsızlık duyuyorlardı.
Pompei amfi tiyatrosunda MS 59 yılında Pompeililer ile Nucerianları arasındaki isyanı tasvir eden bir fresk. C: Ulusal Arkeoloji Müzesi, Napoli.
Bu yazarların yazdıkları tür, söylediklerini de şekillendiriyordu. Seneca, tıpkı Cicero gibi, gladyatörleri talihin değişkenliklerine rağmen dövüşe devam eden felsefi örnekler olarak kullanıyordu.
Ancak dolaylı edebi referanslar, Roma’nın elit erkeklerinin gerçek gladyatör dünyasına oldukça aşina olduğunu öne sürüyor. Örneğin, geleceğin avukatlarını eğitirken, Romalı eğitimci Quintilianus, iyi hazırlanmış bir tartışmayı metafor olarak anlatmak için bir gladyatörün dövüş adımlarını kullanıyordu.
Pompeii’de evlerde ve mezarlarda keşfedilen olağanüstü iyi korunmuş grafitiler, sıradan gladyatör hayranlarını anlamamızı daha da iyi sağladı. Özellikle, zırhlı dövüşçülerin isimleri, türleri ve okullarıyla yazılan çizimleri dikkate değer.
Hayranlar, dövüşçülerin biyografilerine derinlemesine hâkimdi, dövüş sayılarını, zaferlerini ve af edilmelerini takip ediyordu. Bu bağ, bireylerin ötesine geçerek aynı statüye, mahalleye veya kasabaya mensup erkeklerin, amfitiyatroların basamaklı oturma düzenlerinde bir araya gelmesine olanak sağlıyor; bir favorinin zaferinde coşku içinde veya yenilgi ve ölümünde üzüntüyle birleşiyorlardı.
Ancak sinema, modern bilincimizde gladyatörleri öne çıkarsa da, antik hayranlar muhtemelen tiyatro ve araba yarışları gibi diğer göstericilere daha büyük bir tutku besliyordu.
Romalı yazarlar, örneğin Plinius, popüler saplantıların önemsizliğini eleştirirken, akıllarına ilk gelen araba yarışlarıydı. Araba takımlarına bağlı gruplaşmalar, arenada asla eşine rastlanmayan bir ölçekte siyasi düzeni tehdit ediyordu. Hiçbir gladyatör hayranı, örneğin favori araba yarışçısının yakılan cenazesine atlayan adanmış bir taraftarın tutkusuna yaklaşamamıştı.
The Conversation, John Pearce. 20 Kasım 2024.
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >