Blog
“Göbeklitepe Türkiye’nin yeni dünya markası olmalı”
“Göbeklitepe Türkiye’nin yeni dünya markası olmalı”
Türkiye’nin petrolden daha zengin bir kaynağı var; arkeolojisi… Göbeklitepe tapınaklarının gün yüzüne çıkmasıyla bu gerçek tüm açıklığı ile gün yüzüne çıktı. Düşününce insanın aklı almakta zorlanıyor; Mısır Piramitlerinden 7000 yıl daha eski, dünyanın bilinen ilk insan eliyle yapılmış dinsel merkezi ülkemizde bulundu. Daha ne olsun! Dünyada yaşayan ve geçmişini merak eden her bir insanın yolunun geçeceği bir coğrafyadan bahsediyoruz.
“GÖBEKLİTEPE’NİN DAHA ÇOK HİKAYESİ OLMALI”
Sevindirici olan Göbeklitepe’nin daha iyi bilinir olması ve merak edenlerinin çoğalması. Bir kazı alanının bu düzeyde merak uyandırması bizler için belki de bir ilk. Ancak Göbeklitepe’nin bilinirliğinin artması için sanata daha çok iş düşüyor. Göbeklitepe’nin daha çok hikayesi olmalı. Onları kanlı canlı evimize sokacak, biz sıcak koltuğumuzdan alıp dikilitaşların arasında gezdirecek, gökyüzüne bakıp hayal kurduracak hikayeler…
Ülkemizde binlerce antik yerleşimin olmasına rağmen Truva’nın hepsinden çok anılmasının ve hatırlanmasının nedeni İlyada Destanı değil mi? Bu destan Truva’yı insanlığın hafızasına çıkmayacak biçimde kazıdı. Peki Göbeklitepe’yi hangi hikayeler kazıyacak? Efes’i, Afrodisias’ı, Sagalassos’u ve yüzlercesini? Göbeklitepe sadece bir örnek. Arkeologların Tutankhamun’un hazinesinden bile değerli bulduğu ve “yüzyılın keşfi” diye nitelendirdiği Milas Hekatomnos lahti hiç tanınmıyor. Veya şu anda elimizin altında sayfalarını çevirdiğimiz kitabın tarihte ilk defa ciltli ve sayfa düzeninde parşömene Bergama’da basıldığı da bilinmiyor.
Hikayeler insanların hayal gücünü tetikleyecek ve rüyalara girecek. Hikayeler merak uyandıracak ve daha çok araştırmaya sevk edecek. Hikayeler sevdirecek ve korumaya yöneltecek. Hikayeler bu alanları parçamız haline getirecek. Örneğin Göbeklitepe’yi hikayeler ile anlatmaz isek kendimize çok uzak sanacağız. Çok eski, günümüzle ilgili olmayan ve bir kaç bilim insanını heyecanlandıran bir yer olarak düşüneceğiz. Oysa Göbeklitepe günümüz medeniyetinin kilit taşıdır ve 12 bin yıl öncesine ait bir hikaye değildir. 12 bin yıl önce başlayan ve hala devam eden bugünkü medeniyetimizin hikayesidir.
STONEHENGE, GÖBEKLİTEPE’DEN DAHA ÇOK BİLİNİYOR
Ezber bozan arkeolojik buluntularımızı sahiplendikçe ülke olarak her anlamda nasıl zenginleşeceğimiz anlatmaya gerek yok. Tarihini bilenin kendini tanıyacağı açık. Kendimizi tanımadan da tanıtamayacağımız… Peki bunu ne kadar yapabiliyoruz? Gelin Google’a soralım!
Google, arama motoru, Google Trends isimli bir araçla araması yapılan kelimelerin eğilimlerini bizlere sağlıyor. Yani bir kelime ne kadar çok aranmış, yıllar içinde arama eğilimi artmış mı azalmış mı bu araç ile öğrenebiliyoruz. Ben de son 5 yılda dünyada iki kelimenin aramalarını karşılaştırdım; İngiltere’deki İngiltere’deki Stonehenge ile Göbeklitepe.
Stonehenge dünyada 20 kat daha fazla aranıyor ve merak ediliyor. Yani yapacak çok şey, anlatılması gereken çok hikaye var.
Göbekli Tepe insan eliyle inşa edilmiş en eski inanç merkezi.
Göbekli Tepe nerede ve nasıl bulundu?
Göbekli Tepe Urfa kent merkezine 15 km uzaklıkta.
1995’te merhum Alman arkeolog Klaus Schmidt tarafından kazılara başlandı.
Göbekli Tepe kaç yaşında?
Göbekli Tepe en eskisi 12 bin, en yenisi 10 bin yaşında olan 20 kadar dairesel veya sarmal formda tapınaktan oluşuyor. Etrafı T şeklindeki dikilitaşlarla çevrili tapınakların merkezinde de yine T başlı 2 adet dikilitaş var. Bugüne kadar tapınakların 4’ü tamamen kazılmış durumda.
Göbekli Tepe neden önemli?
İnsanların henüz hayvanları evcilleştirmediği, yerleşime geçmediği, çanak-çömlek yapamadığı ve tarımı keşfetmediği bir dönemde inşa edilmiş çok eski ve anıtsal bir alan
(NTV.com.tr)
Kaynak: http://arkeokultur.com/gobeklitepe-turkiyenin-yeni-dunya-markasi-olmali/
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >