Blog
Güney Afrika’da 61.700 Yıllık Kemik Ok Ucu Bulundu
Güney Afrika’da 61.700 Yıllık Kemik Ok Ucu Bulundu
Güney Afrika’daki insanlar, büyük hayvanları avlayabilmek için 61.700 yıl önce kemikleri bileyerek fırlatabilecekleri silahlar haline getirdi.
Homo sapiens’in Neandertalleri mağlup ettiğine dair bir teori var, eğer bu doğruysa, galibiyet, bir dizi üstün beceri ve nitelikle sağlanmış olmalı. Bu becerilerden bir tanesi de, atış silahları olarak adlandırılan, uzaktan fırlatılarak bir bizonu ya da düşmanı vurmaya yarayan nesnelerin geliştirilmesiydi. Neandertaller, mızrak teknolojisine sahipti ancak inanılıyor ki silahlarını, sapı kavrayıp saplayarak, birebir ve yakından kullanıyorlardı. Neandertallere göre vücutsal anlamda nispeten zayıf insanlar, güvenli uzaklıktan fırlatabilmek amacıyla daha hafif mızraklar geliştirdi.
(Güney Afrika’da Bilinen En Eski Çizim Bulundu)
Fakat yaylar ve oklar, yüksek seviyede bilişsel işleyiş gerektirdiğinden, uzaktan öldürme evriminin tamamen farklı bir safhasında yer alıyor. Asıl soru hala, yay ve ok teknolojisinin ne zaman ortaya çıktığı. Şimdi, Antiquity adlı dergide yer alan, Cambridge Üniversitesi Yayınları tarafından yayımlanan bir çalışma, Güney Afrika’da bir mağarada bulunan 61.700 yaşındaki keskinleştirilmiş kemikten nesneyi analiz ediyor ve nesnenin bir ok ucu olduğu sonucuna varıyor.
Kwazulu şehrinde yer alan Sibudu’da bulunan bu ok teknolojisi, Avrasya’da bulunan her şeyin tarihini 10.000 yıldan fazla geriye götürüyor.
Yarım Milyon Yıl Fark Yaratan Taşlar
Atış silahlarının tarihi, zamanın derinliklerinde yok olmuş durumda. Australopithecine olduğunu varsaydığımız “Lucy”inin bile daha öncesine tarihlenen, 3.3 milyon yıllık taş aletler bulunmuştu.
Saplı silahlar (bir sap veya kayışa sahip) olduğu düşünülen en erken nesnelerden, Güney Afrika’nın Kathu Pan kasabasında bulunan taşlar yaklaşık 500.000 yıl öncesini işaret ediyor; Almanya’nın Schöningen kasabasında mucizevi şekilde korunmuş tahtadan yapılan mızraklar ise 400.000 yaşında. İkisi de Homo sapiens’in, Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden Lucinda Backwell’e göre her insan kültüründe bulunan atış silahlarının mucidinin, evrimini daha da erken bir zamana tarihliyor.
Güney Afrika’da, saplı ok ucu yapabilmek için kemikler üzerinde değişiklikler yapıldığı biliniyordu. Ancak Sibudu Mağarası’nda bulunan kemik, daha öncesine tarihleniyor.
(Güney Afrika’da 49,000 Yıl Önce Süt-Bazlı Boya Kullanılıyordu)
Tabii ki, Justin Bradfield’ın 2016’da düştüğü nota göre, her antik sivri kemiğin bir ok ucu olduğu söylenemez. Bunlardan bazıları, tortu ve aşınma analiziyle açıkça anlaşıldığı üzere, marangozlukta ve hayvan derilerini işlemede kullanılıyordu.
Sibudu nesnesi, bir ok ucu olduğu fikrinin lehine olarak, 20. yüzyıl San avcılarının kullandığı kemik ok uçlarına benzerlik gösteriyor. Nesne, kesinlikle taş aletler kullanılarak değişikliklere uğratılmıştı. Dahası, daha önceki araştırma, aletteki çarpmaya bağlı çatlakların diğer nedenlerle oluşmadığını, bu çatlakların, aletin silah olarak kullanıldığına işaret ettiğini belirtmişti.
Sibudu kemiğine ilişkin sorun ise kemiğin bir ocakta bulunması ve sıcaklığa bağlı izler taşıyor olması. Kemiğin replikalarına, kullanımına ve kemik uçlu okların analizine bakıldığında arkeologlar, bunun bir silah bileşeni olduğunu düşündüler. Daha sonra ya mağara ateşine atılmış ya da yanlışlıkla düşürülmüştü.
Taş Çağı Okları Ölü Keçiye Karşı
61.700 yıllık kemiğin üzerindeki izlerin avlanmada mı yoksa evcilleştirme faaliyetlerinde mi kullanıldığına işaret ettiğini anlamak için araştırmacılar, yedi ok ucunun replikasını yaptı.
Bu ok uçları yapılırken bir Afrika antilopunun kemikleri kullanıldı ve ok uçları, hayvanların kas telleriyle, kamıştan saplara sabitlendi. Uçlar, üretim aşamasının kemikte sebep olduğu çatlakları elemek amacıyla, üretimden önce ve sonra incelendi. Araştırmacılar, ayrıca, bölgedeki ağaçlardan, kudu (afrika ceylanı) tendonu kullandıkları yaylar yaptılar ve altı ok ucunu ölü bir keçiye fırlattılar. Bunu değişik uzaklıklardan, defalarca tekrar ettiler. Bir kez de yanlışlıkla bir ağaca atış yaptılar (Maalesef ağaca çarpan ok ucu kırıldı ve bu yüzden üzerindeki incelenecek izler de berbat olmuş oldu.)
Daha fazla atış yaparak daha çok test yapabilirlerdi ancak hedefi bir kez daha ıskalayarak oklarını mahvetmeyi göze alamadılar.
Temsili avın amacı, ok uçlarının çarpma dolayısıyla aldığı iç hasarı gözlemlemekti. Yedinci ok ucu, kurutmanın iç hasardan sorumlu olup olmadığını kontrol etmek amacıyla, ısıtıldı ve kurutuldu.
Kurutma dolayısıyla meydana gelen mikro çatlaklarla, çarpma dolayısıyla oluşan mikro çatlaklar arasındaki farkı ayırt etmek önem teşkil ediyordu. Ekip, bu farkı gözler önüne sermek amacıyla, belirli kriterler sağlamak için yola koyuldu.
Sibudu kemiği, mineralizasyon yöntemine göre, biri diğerinden daha yaşlı olan iki tür mikro çatlağa sahipti. Ekip, bu mineral dolgusuna sahip yaşlı çatlakların, daha çok avlanırken meydana gelen darbelerin ürettiklerine benzer olduğunu belirtiyor. Daha genç olan mikro çatlaklara ise ısı sebep olmuş gibi görünüyor.
Sonuç olarak, 61.700 yıl (± 1.500 yıl) önce, Sibudu Mağarası’ndaki bazı insanlar avlanmak amacıyla, taze kemikleri kullanarak ok uçları yaptılar. Bunlardan bir tanesi ya ocağa düşürülerek kaybedilmiş ya da atılmıştı. Burada, hafif hafif yanıp kömürleşmeden korunarak, bizlere yayla avlanmanın en erken örneğini sundu.
Haaretz. 25 Nisan 2018.
Makale: Backwell, L., Bradfield, J., Carlson, K. J., Jashashvili, T., Wadley, L., & d’Errico, F. (2018).The antiquity of bow-and-arrow technology: evidence from Middle Stone Age layers at Sibudu Cave. antiquity, 92(362), 289-303.
Kaynak:Arkeofili.com
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >