Geçmişte birçok medeniyete ev sahipliği yapan ve “hoşgörü kenti” olarak bilinen Hatay’da “antik hipodrom” alanında 2013 yılında başlatılan kazılar devam ediyor.
Kazı Heyeti Başkanı ve Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hatice Pamir, AA muhabirine, hipodromun önemli tarihi özellikler taşıdığını, çalışmalarda Roma ve Helenistik döneme kadar uzanan alanın yerleşim tarihine tanıklık eden çeşitli bulgulara rastladıklarını söyledi.
Kazı çalışmalarına arkeologların yanı sıra farklı disiplinlerden mimar, kartograf, jeofizik uzmanların da görev aldığını ifade eden Pamir, “Antik çağda at yarışlarının yapıldığı o dönemin en büyük hipodromunu ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Arkeologlar, işçiler ve restorasyon uzmanları ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu. Pamir, Antakya’nın, antik çağın 2-3 ve 4’üncü yüzyıllarda en büyük şehirlerinden biri olduğunu, Roma ve İskenderiye gibi büyük şehirlerle eşit düzeyde yer aldığını bildirdi.
Pamir, şöyle devam etti:
“Dolayısıyla yapı da o döneme tanıklık etmiş en büyük yapılarından bir tanesi. 1939 yıllarında Fransız döneminde, yapıya ve tanımlamaya yönelik kısa bir çalışma yapılmış. O verilere göre 500 metre uzunluğa sahip bir arenası var. Hipodromun genişliği de yaklaşık 75 metreyi buluyor. Boyutları itibariyle baktığımızda, o dönem dünyasının en büyük yapıtlarından bir tanesi. Örneğin Roma’daki Circus Maximus 600 metre uzunluğa sahiptir ve bu hipodromdan yaklaşık 100 yıl sonra milattan sonra 80’de yapılmıştır. Antakya Hipodromu’nun inşası ise yazılı kaynaklara göre milattan önce 67 yılındadır. Bu tarihten öncesine uzandığına dair arkeolojik veriler 1930’lu yıllarda kazı raporlarında geçmektedir. Roma döneminin en büyük hipodromu olarak bilinen Circus Maximus’dan çok daha önce inşa edilen Antakya Hipodromu, bu bakımdan bakıldığında dünyanın en büyük hipodrom yapılarından birisi.” Pamir, Antakya’nın eski çağlarda yaklaşık 400 yıl boyunca olimpiyat oyunlarının düzenlendiği bir şehir olduğunu söyledi.
Helenistik döneme ait saray beklentisi var
Kazı çalışmalarının bulunduğu alanın Helenistik dönemde aynı zamanda yerleşim yeri olduğunu da değinen Pamir, “Antik kayıtlarda birtakım yapılardan bahsediliyor. Bu yapılardan bir tanesi de saray. Burası Helenistik dönemde yerleşim yeri olduğu için kentin çekirdeğini oluşturuyordu. Biz de buradaki çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kazı çalışmasının olduğu yapıya bitişik mekan yapıları üzerinde mekan araştırmaları yapıyoruz. Bu çalışmalar içerisinde en önemli olan ‘Basileia’ adında bir saray yapısı olduğudur. Bununla ilgili elimizde çok veri var. Son derece görkemli bir saray yapısının olduğu, Helenistik döneminde var olduğu, Roma döneminde de restorasyon yapılarak yerleşildiğine ilişkin bilgiler var” ifadesini kullandı.
Pamir, kazının sabır ve büyük dikkat isteyen bir çalışma olduğunu vurgulayarak, çalışmaların sadece kazıyla sınırlı olmadığını dile getirdi. Pamir, kendi çağına tanıklık eden antik belgeler, alanda 1932-1939 yılları arasında yapılan kazı raporları ve belgeler gibi her türlü belgeyi araştırdıklarını belirterek, “Tüm bunları bir araya getirerek çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Henüz kazı çalışmamızın ikinci sezonunu yapmaktayız” dedi. Pamir, hipodrom alanındaki kazı çalışmalarına 20 kişilik ekiple devam ettiklerini kaydetti.
Antakya hipodromu
Antakya ilçesindeki Küçükdalyan Mahallesi’nde bulunan ve gerçek bir hikayeyi konu alan “Ben Hur” filminin ünlü araba yarışı sahnesinin geçtiği hipodrom, geçmişte olimpiyat oyunlarının düzenlendiği prestijli bir yapı olarak biliniyor.
Antik kayıtlarda, üzerinde inşa edilen saray yapısından dolayı “Basileia” olarak da adlandırılan, Helenistik döneme ait yapının tüm görkemiyle ortaya çıkarılması Hatay’ın turizm potansiyelinin arttırılması açısından büyük önem taşıyor.-27.09.2015-Anadolu Ajansı-arkeolojihaber.com
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >