Blog
Homo naledi, Bizden Çok Önce Ölülerini Gömüyordu!
Bilinen en eski Homo sapiens mezarı, Afrika’da yaklaşık 78.300 yıl öncesine ait. Irak’taki tartışmalı Neandertal mezarları kabaca 70.000 ila 60.000 yaşında.
Erman Ertuğrul - www.arkeofili.com
Yeni bulgulara göre, küçük beyinli soyu tükenmiş akrabamız Homo naledi ölülerini gömüyordu ve mağaraya gravürler çiziyordu.
Güney Afrika’daki yeraltı mağaralarından elde edilen tartışmalı kanıtlar, ölülerin gömülmesinin bilinen en eski kanıtlarının soyu tükenmiş, küçük beyinli hominidler arasında meydana geldiğini gösteriyor. Bir sanatçının, yetişkin bir Homo naledi’nin iskelet kalıntılarını içeren bir mezarın rekonstrüksiyonu. C: Berger et al. 2023.
Yeni araştırmalara göre, Homo naledi olarak bilinen soyu tükenmiş, küçük beyinli bir hominid, Homo sapiens veya Neandertallerin kasıtlı olarak ölülerini gömdüğüne dair en eski kanıtlardan 160.000 yıl veya daha uzun süre önce, ölülerini kasıtlı olarak iki yeraltı mağara odasına gömdü. Ancak bu sonuç şimdiden şüphe uyandırdı ve yeni Güney Afrika buluntularının daha kapsamlı araştırılması gerekiyor.
Güney Afrika’da yaklaşık 335.000 ila 236.000 yıl önce yaşamış olan Homo naledi, ayrıca bitişik mağara odalarını birbirine bağlayan bir koridor ve giriş yolunun kenarına da işaretler kazımıştı. Birçok gravür, çapraz taramalar, kareler, üçgenler, çarpılar ve X şekilleri oluşturan çizgilerden ve diğerlerinden ayrı duran çizgilerden oluşuyor.
Sonuçlar, Güney Afrika’nın Johannesburg kentindeki Wits Üniversitesi’nden paleoantropolog Lee Berger liderliğindeki uluslararası bir ekip tarafından duyuruldu.
Eğer bulgular doğruysa, Berger ve meslektaşlarının keşiflerine ilişkin yorumları, muhtemelen insan benzeri özellikler sergileyen, portakal büyüklüğünde bir beyne sahip eski bir Homo türünün, genellikle yalnızca Homo sapiens gibi daha büyük beyinli türlerde ortaya çıktığı düşünülen ölülerini gömdüğünü ve sembolik faaliyetlerde bulunduğunu gösteriyor.
Berger, “Bunlar, beyinleri bizimkinin üçte biri kadar olan, ancak ölülerini gömen ve mağara duvarlarına anlam oluşturan semboller kazıyan bir Homo türünün olağanüstü keşifleri.” diyor.
Bir araştırmacı, olası Homo naledi mezarlarının keşfedildiği yer altı odalarını birbirine bağlayan bir geçidin yan tarafına oyulmuş çapraz çizgili bir tasarımın yanında bir ölçek tutuyor. C: Berger et al. 2023.
Berger ve meslektaşları, eLife’da yayınlanmak üzere kabul edilen üç makalede yeni Homo naledi bulgularını bildirdiler.
Bilinen en eski Homo sapiens mezarı, Afrika’da yaklaşık 78.300 yıl öncesine ait. Irak’taki tartışmalı Neandertal mezarları kabaca 70.000 ila 60.000 yaşında. Güney Afrika’daki Blombos Mağarası’nda, bir kaya üzerindeki çapraz çizgili bir tasarım yaklaşık 73.000 yıl öncesine, pigment parçalarına çizilmiş geometrik desenler ise yaklaşık 100.000 yıl öncesine kadar uzanıyor.
Bazı araştırmacılar, Homo naledi’nin ölülerini mağara mezarlarına gömdüğünü doğrulamak için yeni kanıtların yetersiz olduğunu düşünüyor. Ve Berger’in grubu tarafından bulunan tarihlendirilmemiş gravürleri Homo naledi’nin mi yoksa daha sonra yer altı mağaralarını (Johannesburg’un yaklaşık 40 kilometre batısında, Güney Afrika’nın Rising Star Mağara Sisteminin bir parçası) ziyaret eden Homo sapiens’in mi ürettiğini belirlemenin hiçbir yolu yok.
Berger’in ekibinde yer almayan Griffith Üniversitesi’nden arkeolog Michael Petraglia, “Şimdiye kadar sunulan kanıtların tüm bilim adamlarını tatmin etmesi pek olası olmasa da, Homo naledi tarafından ölülerin kasıtlı olarak gömülmesinin açık olduğunu düşünüyorum.” diyor.
Bir itiraz, Burgos’taki İspanya Ulusal İnsan Evrimi Araştırma Merkezi yöneticisi paleoantropolog María Martinón-Torres’ten geldi. Torres, yeni makalelerde açıklanan birbirinden ayrılmış iskelet parçalarının, ya mağara kuyularına yerleştirilen ölülerin cesetlerinin daha sonra düşmesinden sonra ya da yer altı mağaralarının arkasına bırakılmasından sonra buraya taşındığından şüpheleniyor.
Petraglia ile birlikte Afrika’daki bilinen en eski Homo sapiens mezarını inceleyen Martinón-Torres, mağaralardaki çeşitli Homo naledi aktivitelerinin, en nihayetinde Berger’in grubu tarafından ortaya çıkarılan parçalı fosil kümelerini oluşturmuş olabileceğini söylüyor.
Durham Üniversitesi’nden arkeolog Paul Pettitt, yer altı mağaralarına periyodik su sızıntısının, kısmen veya tamamen Homo naledi cesetlerini eğimli mağara zeminlerinden aşağı, doğal çöküntülere kadar taşınmasına yardımcı olmuş olabileceğini söylüyor.
Bir sanatçının rekonstrüksiyonunda temsil edilen Homo naledi, kabaca 335.000 ila 236.000 yıl önce yaşadı. C: Mark Thiessen, National Geographic
Homo naledi’nin kamp ateşleri yaktığı ve ölülerini yer altı odalarına inen geçitlere bıraktığı yönündeki önceki iddialar da kesin kanıtlardan yoksun olmakla eleştirilmişti.
2018’de Berger’in ekibi, vücudu, daha önce Homo naledi fosillerinin bulunduğu Rising Star Mağara Sistemindeki bir mağara alanı olan Dinaledi Odası’nda açılan sığ bir çukura yerleştirilmiş yetişkin bir Homo naledi’nin iskelet kalıntısı olduğunu düşündükleri şeyi kazdı. Bilim insanları, yeni ortaya çıkarılan bireyin kemiklerinin, vücudun üzerine çöken kuru tortuda zamanla ayrıştığını söylüyor. Bu süreç veya belki de odadaki diğer mezarların hazırlanması, en az bir kişinin kemik parçalarının da bu mezara girmesine neden oldu.
Dinaledi Odası’ndaki başka bir sığ çukurda bulunan ikinci bir dizi Homo naledi fosili henüz analiz edilmedi.
2017’de bilim insanları, Hill Antechamber olarak adlandırılan bitişik bir yeraltı alanının küçük bir bölümünden üç tortu bloğuyla kaplı hassas Homo naledi kalıntılarını ortaya çıkardılar. Blokların Bilgisayarlı Tomografi taramaları, vücudu cenin pozisyonunda kıvrılmış, sığ, kazılmış bir çukura yerleştirilmiş ve üzeri toprakla kaplı olan yaklaşık 13 yaşındaki bir Homo naledi’nin kısmi iskelet kalıntılarını belirledi.
Bu blokta diğer iki Homo naledi bireyinin dağılmış haldeki dişleri de tespit edildi. Ekibin şüphelendiğine göre, bu dişler muhtemelen tortuların bozulması yoluyla veya Homo naledi türünün ölülerini Hill Antechamber’e gömdüğü sırada buraya girmiş olabilir.
Araştırmacılar, taranan Homo naledi fosilleri arasında tespit edilen hilal şeklindeki bir taşın bir uç, keskin kenarlar ve bir tür alet olduğuna dair başka işaretler içerdiğini belirtiyor. Ancak Pettitt, bu taşın taramalarının kasıtlı değişikliklere dair net bir belirti göstermediğini söylüyor. Bu buluntu, sonra daha yakından incelenmeli.
Berger, Homo naledi’nin bir koridorun kenarlarında ve giriş yolunda bulunan çizgileri ve tasarımları oymak için son derece sert kayaları yontabilen bir alet kullanmış olması gerektiğini söylüyor. Bu izler, daha sonra Neandertallerin ve Homo sapienslerin mağara sanatına benzer şekilde geometrik çizimler içeriyor. Berger, günümüz mağaracılarının, Rising Star Mağara Sisteminin herhangi bir yerinde buna benzer gravürler yaptıklarına dair hiçbir kanıt olmadığını söylüyor.
Ancak yeraltı mağara gravürleri tarihlendirilemedi. Pettitt, insanların son birkaç bin yıl içinde mağara odalarına ulaşıp bu duvar çizimlerini yapıp yapmadıklarını bilmenin bir yolu olmadığını söylüyor.
Aix-Marseille Üniversitesi’nden zooarkeolog Aurore Val, Homo naledi’nin Dinaledi Odası’na şu anda olduğundan daha büyük girişlere erişimi olmuş olabileceğini söylüyor. “Yeni makaleler, Homo naledi’nin mağara mezarları kazdığını ve kaya tasarımları yarattığını açıkça ortaya koymasa da, bu eski türün üyeleri, Rising Star Mağara Sisteminde farklı ve sıra dışı bir şeyler yapıyordu.”
Science News. 5 Haziran 2023.
Makale 1: L. Berger et al. 2023. bioRxiv.
Makale 2: L. Berger et al. 2023. bioRxiv.
Makale 3: A. Fuentes et al. 2023.bioRxiv.
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >