Blog
Hüznün sulara gömüldüğü yer: Zeugma
Hüznün sulara gömüldüğü yer: Zeugma...
Gaziantep’e giden herkes mutlaka Zeugma Müzesi’ni gezmiş ve hayran kalmıştır. Gitmeyenler ise mutlaka adını duymuştur. Yıllarca Gaziantep Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen dünyanın en nitelikli mozaik koleksiyonu uzunca bir süredir dünyanın en büyük mozaik müzesi unvanını kazanmış olan bu yeni evinde misafirlerini ağırlıyor.
Müzeler tarihi eserlerin korunması için en önemli yerlerdir, sergi alanlarıdır, depolarında çok sayıda koruma altında tutulan, temizlenen, restore edilen eserler vardır ve dünyanın her yerinden misafir ağırlarlar.
Bu nedenle dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir tarihe ve hazineye sahip Türkiye gibi bir ülkede müzelerin çoğalması, tarihi eserlerin bilinçli şekilde kayıt ve koruma altına alınması çok önemlidir.
Önemli bir geçiş noktası
Bugün Zeugma Müzesi’nde sergilenen o muhteşem eserler daha önce neredeydi? Bazı antik çağ yazarlarına göre Büyük İskender’in Fırat Nehri’ni geçtiği nokta (bazılarına göre de değil), Seleukos Kralı III. Antiokhos’un Mithridates’in kızı Laodikeia’yla evlendiği, dünyaca meşhur “Çingene Kızı” mozaiğindeki kızın bakışlarındaki hüznün sulara gömüldüğü yerde, Zeugma’da.
Gaziantep’e yolunuz düşerse mutlaka gitmeniz, görmeniz gereken bir yer Zeugma. Gaziantep’in Nizip ilçesinin 10 km doğusunda Fırat’ın batı kıyısında bugünkü Belkıs köyünün yakınında kurulmuştu Zeugma. İlk Tunç Çağ mezarlığından burada da tarihin Anadolu’nun her yerinde olduğu gibi tahminlerimizden çok daha eskilere gittiğini anlıyoruz.
Zeugma, Fırat Nehri üzerinde stratejik öneme sahip bir geçiş noktasında kurulmuş çok önemli askeri, doğudan batıya, kuzeyden güneye geçen kervan ve ticaret yollarının üzerinde bulunması nedeniyle de önemli bir ticaret merkezidir. Şehrin adı da zaten “geçit” anlamına gelir.
Aslında iki karşılıklı kent vardı tarihte burada. Büyük İskender’in komutanlarından Seleukos İmparatorluğu’nun kurucusu Seleukos I. Nikator (MÖ 312-281) tam bu geçiş noktasında Fırat’ın bir yakasında karısı Apameia adına Apameia, diğer yakasında da kendi adına Seleukia’yı kurmuştu.
Roma İmparatorluğu döneminde Kommagene Krallığı’na bağlanan kent, daha sonra gene Romalıların yönetimine girdi ve Roma’nın doğu sınırındaki kent oldu, hatta askeri garnizonun burada olmasından dolayı daha da önem kazandı. İki yüzyıl boyunca Roma’nın üst sınıf mensubu insanları olan subaylar ve üst düzey yöneticiler burada yaşadılar.
Bazı figürler çalındı
M.S. 2. yüzyılda en zengin dönemini yaşamış, Sasaniler tarafından M.S. 3. yüzyılda tahrip edilmiş ve önemini yitirmiştir.
Fırat Nehri’nden 300 m yüksekte akropolü olan kent Fırat Nehri’ne engebeli yamaçlarla ulaşır. Yani siz bugün Zeugma antik kentine gittiğinizde aslında o tepelerin yamaçlarında duruyorsunuz ama Birecik Barajı’nın sularının altında kalmış olan kentin büyük bir kısmını göremiyorsunuz.
1987’de kaçakçıların açtığı iki mezar odası Gaziantep Müzesi tarafından kazılıp bulunan eserler müzeye taşındı.
1992’de ören yeri bekçisi definecilerce açılmış, içerisinde tabanı figürlü mozaiklerle kaplı bir tüneli haber verince arkeolojik kazılar başladı, oldukça kıymetli taban mozaikleri olan muhteşem bir Roma villası ortaya çıktı. Şu anda Zeugma Müzesi’nin göz bebeği eserlerinden biri olan 7.30×3.50 metre boyutlarındaki Dionysos ve Ariadne’nin düğünü taban mozaiği gün ışığına çıkarıldıktan sonra mozaikteki 10 figürden 6’sı 1998’de koruma altındaki yerlerinden sökülerek çalındı.
1993’te yapılan bir başka kazıda bir villanın taban mozaiğindeki iki figürün tahminen 1964 yılında çalınmış olduğu belirlendi. Mitolojik bir aşk hikayesinin kahramanları Methiokos ve Parthenope’ye ait olan bu iki figür ABD’deki bir koleksiyonda ortaya çıktı ve figürlerin buraya ait oldukları ispat edildikten sonra Kültür Bakanlığı’nın devreye girmesiyle iade edildiler.
1996’da başlatılan kurtarma kazıları sürerken bir yandan da Birecik Barajı’nın yapımı hızla devam etmekteydi. Bazı önemli buluntulara rastlanınca baraj çalışmaları durduruldu, bugün üzerinde barajın ana gövde duvarının yükseldiği Roma hamamında 39 parça mozaik belgelendikten sonra Gaziantep Müzesi’ne taşındı.
Muhteşem eserler bulundu
Bundan sonra aralıksız ve çok zor şartlar altında kurtarma kazılarına devam eden arkeologlar çok kıymetli ve önemli bilgi ve belgelere ulaştılar, binlerce bulla (mühür baskısı), özellikle de Akratos ve Çingene Kızı Mozaiği gibi dünyayı sarsan pek çok birbirinden güzel ve önemli eser gün ışığına çıktı.
Yaklaşık 20 bin dönüm olduğu düşünülen Zeugma antik kenti alanının suların altında kalan kısımlarında Samsatlı Zozimos gibi büyük ustaların elinden çıkan ne muhteşem eserler var kim bilir daha.
(http://www.milliyet.com.tr)-www.arkeokultur.com
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >