Blog
İnsan Olmayan Hayvanlar Diğer Hayvanları Yok Oluşa İtebilir mi?
İnsan Olmayan Hayvanlar Diğer Hayvanları Yok Oluşa İtebilir mi?
Erman Ertuğrul - www.arkeofili.com
Bir türü tamamen yok etme gücüne sahip olanlar sadece biz miyiz, yoksa insan olmayan hayvanlar da diğer hayvanları yok oluşa itebilir mi?
Güneşten gelen ışığı engelleyen kuşlarla dolu bir gökyüzüne baktığınızı hayal edin. Göçmen güvercinler (Ectopistes migratorius) yüz milyonlarca, hatta belki de milyarlarca kuş sürüsü halinde uçuyorlardı ve bu kuşların üzerimizden geçmesi saatler alırdı. Sonra onları vurmaya başladık.
Audubon dergisine göre, insanlar 19. yüzyılda ticari olarak göçmen güvercinleri avlamaya başladılar ve 1914’te soyları tükendi. Bu kuşlar, insanların en yaygın türleri bile ne kadar hızlı ve etkili bir şekilde yok edebileceğinin en iyi örneği. Ama bu beceriye sahip olanlar sadece biz miyiz, yoksa insan olmayan hayvanlar da diğer hayvanları yok oluşa itebilir mi?
Cevap; kısmen. Fakat genellikle insanlar da işin içinde. Bazı hayvanlar, insanlar onları yanlış yere koyarsa ve istilacı hale gelirse türler arası yok etme yeteneğine sahip. Bu türler, yerel olmayan çevrelerine ekolojik veya ekonomik zarar veren türler oluyor.
Örneğin, Asya’ya ait Birmanya pitonları (Python bivittatus), Florida Everglades’de hareket eden her şeyi yutuyor. Florida Doğa Tarihi Müzesi’ne göre, buradaki piton popülasyonu serbest bırakılan ya da evden kaçan “evcil” hayvanlardan türedi.
Çevrelerindeki yeni bir türü tanıyamayan veya uygun şekilde tepki veremeyen türlere “naif” denir veya ekolojik saflıktan muzdarip oldukları söylenir. Bu onların suçu değil; hayvanlar kaçmak veya kendilerini uzaylılara karşı savunmak için evrimleşmezler ve adaptasyonlar bir gecede ortaya çıkmaz.
University College London’da istila biyolojisi profesörü Tim Blackburn, “Yabancı türlerin yerel türleri yok etmesinin birincil yolu tüketimdir – yani, daha önce hiç yırtıcı olmayan bölgelere yırtıcı hayvanlar tanıtıldı veya oradaki avcı türleri farklıydı. Bu onlara belirli bir bölgenin naif fauna hayvanlarını yemelerine izin veren bir tür dahili avantaj sağlar.” diyor.
Blackburn’ün istilacı türlere yönelik örneği, evcil kediler. Blackburn, “Onlarca kuş türünün yok olmasına katkıda bulundular.” diyor.
Yeni Zelanda’da 1895’te soyu tükenen Stephens Adası çalıkuşu (Traversia lyalli) buna bir örnek. American Bird Conservancy’e göre, kediler ABD ve Kanada’da kuş ölümlerinin önde gelen doğrudan insani nedeni. Başka bir deyişle, Amerikan kuşları, silahlardan çok evcil kedilerin tehdidi altında.
İnsanlar, avcı kedileri ve dev yılanları gezegenin etrafında taşımaktan sorumlu. O noktadan sonra yapacakları her şey bizim sorumluluğumuzda. Peki ya hayvanlar doğal olarak yeni bir alana göç ettiklerinde? Blackburn’e göre, hayvanlar doğal olarak türlerinin genellikle benzer olduğu ve bu nedenle birbirlerine uygun şekilde tepki verdiği yakın bölgelere yayılma eğilimindedir – bu nedenle genellikle haksız karşılaşmalar yaşanmaz.
Bazen, kara kütlelerinin hareketi türler arası bir sarsıntıya neden olur. Büyük Amerikan Biyotik Değişimi (yaklaşık 10 milyon ila 10.000 yıl önce) bunun önemli bir örneğidir; tektonik plakalar Kuzey Amerika ve Güney Amerika’yı bir araya getirdi ve iki kıtadan türler bir Orta Amerika kara köprüsü aracılığıyla buluştu. Güney Amerika, ayılar ve büyük kediler gibi yırtıcı hayvanlar da dahil olmak üzere birçok yeni hayvanla tanıştı, Kuzey Amerika ise yer tembel hayvanları ve glyptodonts denilen armadillo akrabaları gibi türler aldı.
Kuzey Amerika’dan Güney Amerika’ya taşınan hayvanların çeşitliliği tersine daha fazlaydı, bu yüzden Güney Amerika daha fazla yeni sakin kazandı. Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayımlanan 2020 tarihli bir araştırma, bunun Güney Amerika memelilerinin orantısız şekilde daha yüksek bir yok olma oranına neden olduğunu öne sürdü. Başka bir deyişle, mübadele sırasında Güney Amerika’da daha fazla tür yok oldu ve daha azı Kuzey Amerika’yı kolonileştirebildi.
İsviçre’deki Fribourg Üniversitesi’nden paleobiyolog ve 2020 makalesinin baş yazarı Juan Carrillo, “Belki de Güney Amerika yerli memelileri yeni yırtıcılara karşı daha hassastı.” diyor. Kuzey Amerika etoburları tarafından avlanma, asimetrik alışverişi neyin tetiklediğine dair sadece bir hipotez. Carrillo, “Yer tembel hayvanları ve glyptodontlar muhtemelen bu yırtıcılardan kaçmak için yeterince büyüktü. Kuzeye göç edebilmelerinin nedenlerinden biri de bu olabilir ve biz onları Kuzey Amerika’nın birçok yerindeki fosil kayıtlarında bulduk.” diyor.
Ancak modern istilacı türlerin yok olma üzerindeki etkisi açık olsa da, değişim daha karmaşık bir tablo çiziyor. Carrillo, “Bu, Dünya tarihinde sadece bir an değildi, aslında birkaç milyon yıl sürdü ve farklı aşamaları vardı.” diyor. Güney Amerika’daki yok oluşlar, Dünya’nın soğuduğu bir iklim değişikliği döneminde gerçekleşti ve bunun da muhtemelen bir etkisi oldu.
Ancak, Güney Amerika’daki en azından bazı av türlerinin, bir Kuzey Amerikalı yırtıcının gelmesi nedeniyle yok olduğunu varsaymak yine de adil mi? Carrillo, bunun mümkün olduğunu, ancak iklim değişikliğinden ve diğer faktörlerden kaynaklanan bu nedeni çözmenin zor olacağını söylüyor.
Hayvan özellikleri, evrimsel bir savaş alanında biçimlenir, ancak bu, avcıların avlarına hükmetmek için evrimleştiği anlamına gelmez. Carrillo, bir avcının nesli tükenene kadar avını yerse, yiyecek hiçbir şeyi olmayacağını ve dolayısıyla neslinin tükeneceğini söylüyor. Bir avcının birden fazla avı varsa, o zaman teorik olarak, bir türü yok ederek hayatta kalabilir, ancak yok olmalar genellikle birden fazla faktörü içerir.
Blackburn, bir türün diğerini yok ettiği herhangi bir doğal istila örneği bilmiyor. “Doğal dünya, doğası gereği inanılmaz derecede karmaşıktır ve genel olarak devam eden süreçleri ortaya çıkarmak için muazzam miktarda çalışma gerekir.”
İnsanlar, aşırı avlanma, habitatı yok etme ve istilacı türlerin taşınması gibi faaliyetlerle türleri açıkça yok olmaya itiyor. Blackburn, “Bu etkilerin çok dramatik olması, bu süreçlerin gerçek ve daha önce olanlardan çok farklı olduğunun neredeyse güçlü bir kanıtı.” diyor.
Live Science. 22 Ocak 2022.
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >