Blog

Ara15

İnsan Türleri Dağlık Arazilerde Gıda Çeşitliliğinden Faydalanıyordu

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  DağlıkEkosistemHomininİklim



İnsan Türleri Dağlık Arazilerde Gıda Çeşitliliğinden Faydalanıyordu

Homininler olarak bilinen Homo cinsine ait erken insanlara ait arkeolojik alanların dikkat çeken bir özelliği, genellikle dağlık bölgelerde veya bu bölgelerin yakınlarında yer almaları.

 

Sıla Eyler - www.arkeofili.com

 

Yeni bir araştırma, dağlık bölgelerde bulunan farklı ekosistemlerin insan evriminde kilit bir rol oynadığını ortaya koydu.

 

Dağlık araziler, erken insan türleri için önemli faydalar sağlıyordu. C: Pixabay

Science Advances dergisinde yayımlanan bir çalışma, dağlık bölgelerdeki farklı ekosistemlerin bir araya gelerek oluşturduğu karma yapının insan evrimi üzerinde belirleyici bir etkisi olduğunu ortaya çıkardı.

Homininler olarak bilinen Homo cinsine ait erken insanlara ait arkeolojik alanların dikkat çeken bir özelliği, genellikle dağlık bölgelerde veya bu bölgelerin yakınlarında yer almaları.

Araştırmacılar hominin fosilleri ve buluntularından oluşan geniş bir veri setini, yüksek çözünürlüklü arazi verileri ve Dünya’nın 3 milyon yıllık iklim simülasyonu ile bir araya getirerek erken insanların bu zorlu arazilere nasıl ve neden uyum sağladığını daha iyi anlamamızı sağladı. Başka bir deyişle, evrimsel akrabalarımızın neden “düz arazilerde” yaşamaktansa “sarp arazilerde” olmayı tercih ettiklerini açıklamaya yardımcı oldular.

Dağlık bölgeler, yükseklik değişikliklerinin iklimde değişimlere neden olması; farklı bitki ve hayvan türlerinin gelişebileceği çeşitli çevresel koşullar sağlaması nedeniyle zenginleştirilmiş bir biyoçeşitliliğe sahip.

Araştırmacılar, dik yamaçların genellikle daha fazla çeşitliliğe ve yoğunluğa sahip ekosistemler ile bitki örtüsü türlerine (biyomlara) ev sahipliği yaptığını gösterdi.  Bu tür bir biyom çeşitliliği, erken insanlar için çekiciydi çünkü daha fazla gıda kaynağı ve iklim değişikliğine karşı daha fazla dayanıklılık sağlıyordu. Bu durum “Çeşitlilik Seçimi Hipotezi” olarak da bilinir.

IBS İklim Fiziği Merkezi’nden doktora öğrencisi ve çalışmanın baş yazarı Elke Zeller, “İnsan türlerinin nerede yaşadığını kontrol eden çevresel faktörleri analiz ettiğimizde, arazi eğiminin, sıcaklık ve yağış gibi yerel iklim faktörlerinden bile daha baskın olduğunu görmek bizi şaşırttı” diyor.

 

Afrika ve Avrasya haritası, insan iskanına dair kanıtların bulunduğu yerleri gösteriyor. C: Institute for Basic Science

Öte yandan, sarp bölgelerde gezinmek düz arazilere göre daha zor ve bu bölgeleri aşmak için daha fazla enerji gerekir. Homininler artan kaynaklardan yararlanmak için daha engebeli arazilerin zorluklarına kademeli olarak uyum sağlamalıydı. Araştırmacılar zaman içinde insan adaptasyonlarının engebeli ortamlarda yaşamanın maliyet-fayda dengesini nasıl değiştirdiğini inceledi.

Engebeli ortamlara uyumun izleri, Homo habilis, Homo ergaster ve Homo erectus gibi en eski insan türlerinde, yaklaşık 1 milyon yıl öncesine kadar görülebilir. Ancak bu topografik sinyal, yaklaşık 300.000 yıl boyunca kaybolur.

Ancak, yaklaşık 700.000 yıl önce, Homo heidelbergensis ve Homo neanderthalensis gibi daha iyi uyum sağlamış ve kültürel olarak daha gelişmiş türlerin ortaya çıkmasıyla birlikte bu etki yeniden belirginleşiyor. Ateşi kontrol edebilen bu gruplar, daha soğuk ve nemli iklimlere karşı çok daha yüksek bir tolerans gösterdiler.

IBS İklim Fiziği Merkezi Direktörü ve çalışmanın ortak yazarı Axel Timmermann: “1 milyon yıl önce topografik uyumun azalması, iklim sistemimizdeki büyük ölçekli yeniden yapılanmalarla, yani Orta Pleistosen Geçişi ile kabaca örtüşüyor. Bu durum aynı zamanda insan çeşitliliğini büyük ölçüde azaltan yakın zamanda keşfedilmiş genetik bir darboğaz ve homininlerde kromozom 2 birleşiminin zamanlaması gibi evrimsel olaylarla da örtüşüyor” diyor.


Üst: İnsan iskanına dair kanıt bulunan alanların zaman ve enlemini gösteren dağılım grafiği, orta: hominin alanlarıyla ilişkili biyom çeşitliliği, 15 alanın hareketli ortalaması kullanılarak hesaplanmış. Alt: hominin alanlarıyla ilişkili alan engebeleri, 15 alanın hareketli ortalaması kullanılarak hesaplanmış. Gri gölgelendirme, Orta Pleistosen Geçişinin yaklaşık zamanlamasını gösterir. C: Institute for Basic Science

Timmermann ayrıca, bu olayların tamamen tesadüf mü yoksa yoğunlaşan buzul iklim değişimlerinin erken insanlardaki genetik geçişlere katkıda bulunup bulunmadığının hâlâ yanıt bekleyen bir soru olduğunu belirtiyor.

İnsanların son 3 milyon yılda nasıl evrimleştiği ve ortaya çıkan çevresel zorluklara nasıl uyum sağladığı hararetle tartışılan bir araştırma konusu. Araştırma ekibinin sonuçları ise insan evrimi bulmacasına yeni bir parça ekliyor. Farklı türler ve kıtalar arasında yüz binlerce yıl boyunca ortalama olarak alınan veriler, atalarımızın “sarp arazi sakinleri” olduğunu açıkça gösteriyor.

Zeller, “Sonuçlarımız homininlerin zamanla dik arazilere uyum sağladığını ve bu eğilimin muhtemelen bölgesel olarak artan biyolojik çeşitlilikten kaynaklandığını açıkça gösteriyor. Analizimiz, erken insan gruplarının bu zorlu çevrelere ulaşmak için gereken artan enerji tüketimine rağmen dağlık bölgeleri yerleşim yeri olarak seçmelerinin faydalı olduğunu öne sürüyor” diyor.


Institute for Basic Science. 9 Ekim 2024.

Makale: Zeller, E., & Timmermann, A. (2024).

 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için