Blog
İnsanların en iyi yaptığı: yaratıcı işbirliği
İnsanların en iyi yaptığı: yaratıcı işbirliği
Agustin Fuentes tarafından nymag.com/scienceofus/ için yazılan yazının çevirisidir:
İnsanlar inanılmaz yaratıcı potansiyele sahiptir. Mega şehirler, çift katlı uçaklar, yüzlerce hastalığın tedavisi, senfoniler ve sanal gerçeklik oyunları yaratmadaki ustalığımız, göze çarpan diğer buluşlarımız arasında, olasılıkları hayal etme kapasitemizin sonra da onları hayata geçirmemizin kanıtı. Biz, çok önce, kendi türümüzün adını “bilge” anlamına gelen “sapiens” koyduğumuzda bu potansiyeli fark etmiştik.
Durum böyleyken, bu adlandırma bize her zaman uyuşmamakta. Tersine, insanlığa daha iç karartıcı bir şekilde bakmak için uygun. Bugün, insan eliyle oluşan iklim değişikliği, yeryüzündeki çoğu türü tehdit ediyor. Milliyetçilik, din ve öfke üzerine hemen hemen her kıtadaki şiddetli çatışmalar; ekonominin ve politikanın günlük adaletsizlikleri, zengin fakir fark etmeksizin her ülkede ortaya çıkıyor. Savaşlarımız var, eşitsizliği yaratıyoruz ve sürdürüyoruz, adaletsizliğe neden oluyoruz ve gereksiz acı veriyoruz. Bazen, belirleyici özelliğimiz kesinlikle zekâdan çok, yaratıcı içgüdümüzü acımasızlık için kullanma kapasitemizmiş gibi görünüyor.
Ben yeni kitabımı –Yaratıcı Kıvılcım: Hayal gücü insanları nasıl benzersiz yaptı? (The Creative Spark: How Imagination Made Humans Exceptional)- yazarken bununla uğraştım. Araştırmamda, antropolojiden nörobiyolojiye ve psikolojiye; arkeolojik ve fosil kayıtlarının yansıra, soyumuzun evrimindeki yaratıcılığın ana rolünü keşfetmeye dek yüzlerce çalışmayı değerlendirdim. Sonunda, inandım ki insanın hayal gücünün iyi getirileri kötü getirilerinden daha çok. Aslında, yaratıcılık yeteneğimiz insanları benzersiz yapıyor. (Biz ne en hoş, ne de en nahoş türüz, fakat en yaratıcı olanıyız.)
Gerçek şu ki, insanlar sürekli yaratma kapasitesine sahiptir, ama modern dünyada biz sık sık bunun farkına varamayız. Yaklaşık 2 milyon yıl önce; dişsiz, pençesiz, boynuzsuz, çıplak ve dik duran birçok küçük primat grubu farklı bir yolculuğa başladı: onlar başka hiçbir canlının yapmadığı yollardan işbirliği yaptılar. Taşlara şekil vererek aletler yaptılar, yeni yiyecekler ve onları yeme yolları keşfettiler, yeni yerlere cesurca atıldılar ve çevrelerindeki dünyayı yavaşça yeniden oluşturdular. Bu ilk aletler, ustaca işlenmiş taşlardan yapılan kesme, doğrama ve ezme işlerine yarayan mutfak aletleri, bugünün mutfak bıçağının, işlenmiş yiyeceklerin ve yüksek hızlı karıştırıcıların atasıdır. Ayrıca, küçük, çıplak ve her şeye rağmen hayatta kalan bu primatlar bizim atalarımızdır.
500.000 yıldan çok daha önce, atalarımız işbirliği ve yaratıcılık çerçevesinde birlikte çalışmayı öğrendi. Yiyecek aramak, işlemek ve yeni ve daha besleyici gıdalar bulmak için. 300.000 yıl önce ateşi keşfettiler ve onu, geceyi gündüze ve çiğ eti fileminyona çevirmek için kullandılar. 200.000 yıl önce, atalarımız birbirlerini boyadılar ve dans ettiler. 80.000 yıl önce, devekuşu yumurtasının kabuğuna ve devekuşu kemiğine karmaşık şekiller oydular. 30.000 yıl önce mağara duvarlarına harika sahneler resmettiler. 10-15 bin yıl önce atalarımız yerleşmeye, çevreyi, bitki gövdelerini ve hayvanları (evcilleştirme) yaratıcı bir şekilde yeniden şekillendirmeye ve küresel ekosistemi değiştirmeye başladılar. Şehirler, kasabalar ve uluslar yarattılar; büyük ölçekli dinler, ekonomiler, savaşlar geliştirdiler ve çeşitli eşitsizlik türleri(cinsiyet, zenginlik, sınıf ve etnisite) uydurdular. Evrimsel tarihimize iyi bir bakış, yaratıcı işbirliğinin, daha iyi ve daha kötü için, geçmişte başarımız için bir anahtar olduğunu ve geleceğin anahtarını da elinde tuttuğunu gösteriyor.
Biz ne en hoş ne de en nahoş türüz, fakat en yaratıcı olanıyız
Yaratıcılık tek bir insanın ya da seçilmiş bir gruba ait özel bir yetenek değildir. Bu yalnızca sanattaki, bilimdeki dehalarla ya da önde gelen sanatçıların, ünlülerin ve ya politikacıların hareketleri ile ilgili değildir. Özgün düşünürlerin çalışmalarıyla kısıtlanmamıştır. Yaratıcılık fikirlerin, deneyimlerin ve hayal gücünün bağlantılarından çıkmaktadır.
Yaratıcılık iki aşamalı bir süreçtir. Önce, zorlu işlerle yüzleşme yeteneği ya da olası çıktıları elde kendiliğinden olmayan malzeme ve durumdan bir düşünce veya kavram aracılığıyla çalışma. Sonra, hayal edilen çıktıları yankılanan maddi gerçekliği yapma kapasitesi. Yaratıcı olmak, kaynaklarımızın zihinsel havuzundan faydalanmaktır, deneyimlerimiz e bağlantılarımız ve onları yeni, gözden geçirilmiş, pratik ya da ilginç bir şey yaratmak için kullanmaktır. İnsan yaratıcılığı ileriye ve geriye hareket yeteneğimizdir ve “ne” sorusu ile “ne olabilir” sorusunun alanları arasındadır.
Bunun için gerilsek bile. İşbirliği yaptığımızda, çalıştığımızda, strateji oluşturduğumuzda, düşündüğümüzde ya da yalnızca bir veya daha fazla insanla takıldığımızda, bedenimiz ve zihnimiz fayda sağlar. Eğer bir açıkça hayal etme, yaratma ya da müzik, tiyatro, şarkı, resim, şiir, nesir, ahşap sanatı, güzel bir akşam yemeği pişirmek gibi müthiş imgelerle seslerle, hislerle ve tutkularla eğlenmeyi içeren etkinliğe katılırsak, yaratma kapasitemizi destekleyen bilişsel ve fizyolojik sürecimiz uyarılır.
Neredeyse her gün yaratıcı bir şekilde sorunlarımızı çözeriz. Bir fizik laboratuvarında olun, sanatçının stüdyosunda olun, restoran mutfağında, tamircinin garajında, bir ofis köşesinde olun. Ya da ayın sonuna dek küçük bir maaş çekinin nasıl hesaplanacağını düşünün, biz, diğerlerinin desteğiyle ya da tek başımıza, her zaman yaratıcılığımızdan faydalanırız. Bu bizi başarılı bir tür olmamızın ötesinde, özel bir tür olmaya taşıyan şeydir.
Deneyimlerimizin kalbinde yatan şeye ilişkin,24 saatlik haber akışına ve günlük hayatın sıkıcılıklarının sizi yanlış yönlendirmesine izin vermeyin. Bütünüyle, insanlar yaratıcıdır ve işbirlikçidir, yozlaşmamışlardır. Yaratıcılığımız çatışmalara ve zulümlere neden oldu(ve bu şekilde devam etti). Ancak, yaratıcılığımızın ve işbirlikçi hareketlerimizin çoğunun yararlı çıktıları var ve biz durumu dengelemek, değiştirmek, iyileştirmek için onları kullanabiliriz (en azından deneyebiliriz). Yaratıcı deneme, “ne” sorusundan “ne olabilir” sorusuna gitme girişimi, insanları özel yapar ve onları, bazen “sapiens” olarak adlandırmaya değer görür.
Çeviren: Hüseyin Oflaz
Kaynak: evrimselantropoloji.org
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >