Blog
Irak’taki Erken Şehir, Bataklık Adalarından Oluşuyordu
Lagaş, coğrafi veya ritüel merkez olmadığı için, her şehir sektörü, İtalyan şehri Venedik gibi, bireysel bir bataklık adasında farklı ekonomik uygulamalar geliştirmiş olabilir.
www.arkeofili.com
Yeni bir araştırma, Irak’ta dünyanın en eski şehir merkezlerinin kökeni ve gelişimi hakkında uzun süredir var olan fikirlere meydan okuyor.
Irak’ın güneyindeki devasa Tell al-Hiba sahasındaki yeni uzaktan algılama çalışmaları, oradaki eski bir şehrin büyük ölçüde dört bataklık adasından oluştuğuna dair ortaya çıkan bir görüşü destekliyor. C: Lagash Archaeological Project
Drone fotoğrafları, bataklık adalarından oluşan erken bir Mezopotamya kentini ortaya koyuyor. Bu kentsel yerleşimin ne bir şehir merkezi, ne de yerleşmeyi çevreleyen bir savunma duvarı vardı.
Bu erken metropolün sulu doğasını belirlemek, günümüz Irak’ının bulunduğu Dicle ve Fırat nehirleri arasında yaklaşık 5.000 yıl önce kentsel yaşamın nasıl geliştiği konusunda önemli çıkarımlara sahip.
Pennsylvania Üniversitesi’nden antropolojik arkeolog Emily Hammer, çoğunlukla özel donanımlı bir drone tarafından toplanan uzaktan algılama verilerinin, Lagaş adlı geniş bir kentsel yerleşimin büyük ölçüde su yollarıyla birbirine bağlı dört bataklık adasından oluştuğunu gösterdiğini söylüyor.
Hammer’ın bildirdiğine göre, bu bulgular, güney Mezopotamya şehirlerinin, geleneksel olarak düşünüldüğü gibi, tapınak ve idari bölgelerden dışarı doğru, tek bir surla çevrili sulanan tarım arazilerine doğru genişlemediği yönünde ortaya çıkan görüşe önemli ayrıntılar ekliyor.
Hammer, “İnsan iskanı ve çevresel değişim manzarayı yeniden şekillendirirken, Lagaş’ın bataklık adaları şehri olması için birden fazla gelişen yol olabilirdi.” diyor.
Lagaş, coğrafi veya ritüel merkez olmadığı için, her şehir sektörü, İtalyan şehri Venedik gibi, bireysel bir bataklık adasında farklı ekonomik uygulamalar geliştirmiş olabilir. Örneğin, su yolları veya kanallar, balıkçılık ve inşaat için sazlık toplamanın baskın olabileceği bir bataklık adadan geçiyordu.
Irak’ın güneyindeki devasa bir bölgede çekilen drone fotoğrafları, antik Mezopotamya şehri Lagaş’tan sarı renkle gösterilen gömülü yapıların, muhtemelen bataklık adaları olan dört sektörde kümelendiğini ortaya çıkardı. Kırmızı ile gösterilen duvarlar iki büyük sektörü çevreliyordu. Koyu mavi renkle gösterilen su yolları, sektörleri birbirine bağlıyordu.
Diğer iki Lagaş bataklık adası, dikkatlice düzenlenmiş şehir sokaklarını ve büyük fırınların bulunduğu alanları çevreleyen kapılı duvarlarla sınırlandığının kanıtlarını sergiliyor. Ayrıca bu sektörlerin aşamalar halinde inşa edildiğini ve ilk yerleşim yerleri olabileceğini öne sürüyor. Mahsul yetiştirme ve çanak çömlek yapma gibi faaliyetler de orada gerçekleşmiş olabilir.
Her bataklık adasında muhtemelen liman olan yerlerin drone fotoğrafları, tekne seyahatinin şehir sektörlerini birbirine bağladığını gösteriyor. Bataklık adaları arasındaki su yollarında ve bunlara bitişik olabilecek yaya köprülerinin kalıntıları, daha fazla kazının keşfedilebileceği bir olasılık.
Dünyanın en eski devletlerinden birinin çekirdeğini oluşturan Lagaş, yaklaşık 4.900 ila 4.600 yıl önce kuruldu. Bölge sakinleri, şimdi Tell al-Hiba olarak bilinen alanı yaklaşık 3.600 yıl önce terk etti. Burası ilk olarak 40 yıldan uzun bir süre önce kazıldı.
Antropolojik arkeolog Jennifer Pournelle tarafından Irak’ın güneyindeki eski sulak alanların genişlemesinin zamanlamasına ilişkin önceki analizler, Lagaş ve diğer güney Mezopotamya şehirlerinin bataklıklardaki yükseltilmiş höyükler üzerine kurulduğunu gösterdi.
Stony Brook Üniversitesi’nden arkeolog Elizabeth Stone, uydu görüntülerine dayanarak, Lagaş’ın, çoğu oldukça küçük olan yaklaşık 33 bataklık adasından oluştuğunu öne sürdü.
Hammer, drone fotoğraflarının Lagaş’ın gömülü yapılarına uydu görüntüleriyle mümkün olandan daha ayrıntılı bir bakış sağladığını söylüyor. Yer seviyesinden toplanan ilk uzaktan algılama verileriyle yönlendirilen bir drone, 2019’da site yüzeyinin çoğunun yüksek çözünürlüklü fotoğraflarını çekerek altı hafta geçirdi.
Son zamanlardaki şiddetli yağmurlardan kaynaklanan toprak nemi ve tuz emilimi, drone teknolojisinin bina, duvar, sokak, su yolları ve yer seviyesine yakın gömülü diğer şehir özelliklerinin kalıntılarını tespit etmesine yardımcı oldu.
Drone verileri, Hammer’ın antik kentin yoğun yerleşim bölgelerini üç adaya daraltmasını sağladığını söylüyor. Bu adaların Basra Körfezi’ne doğru uzanan delta kanallarının bir parçası olma olasılığı var. Daha küçük olan dördüncü adaya büyük bir tapınak hakimdi.
Alanda devam eden kazıların üç eş-alan yöneticisinden biri olan arkeolog Augusta McMahon, “Hammer’ın insansız hava aracı Lagaş sondası, akarsularla birbirine bağlı yerleşik adalar fikrini doğruluyor.” diyor.
McMahon, farklı bataklık adalarında, bazıları planlı görünen ve diğerleri daha gelişigüzel düzenlenmiş, zıt mahallelere dair drone kanıtlarının, yaklaşık 4.600 ila 4.350 yıl önce Lagaş’a göç dalgalarını yansıttığını öne sürüyor.
Kazılan malzeme, yeni gelenlerin yakın ve uzak köylerin sakinlerini, yerleşmek isteyen gezici çobanları ve komşu şehir devletlerinden yakalanan köle işçileri içerdiğini gösteriyor.
Hammer, Lagaş’ın büyük bölümünde yoğun konut kümeleri ve diğer binaların, orada on binlerce insanın yaşadığını gösterdiğini söylüyor. O dönemde şehir, tahmini olarak 4 ila 6 kilometrekarelik bir alanı kaplıyordu.
Bataklıklarda yer almayan yaklaşık 6.000 yıl öncesine ait kuzey Mezopotamya şehirlerinin ayrı şehir sektörleri içerip içermediği belli değil. Ancak arkeolog Guillermo Algaze, Lagaş ve diğer güney Mezopotamya şehirlerinin birbirine yakın yerleşimler arasında su taşımacılığı ve ticaretten yararlanarak benzeri görülmemiş bir büyüme sağladığını söylüyor.
Hammer, Lagaş’ın zaman içinde donarak günümüze kadar ulaşmış, erken bir güney Mezopotamya şehri olarak öne çıktığını söylüyor. Lagaş’ın terk edilmesinden sonra, bölge daha az sulandığında ve daha uzun ömürlü şehirlerin sektörleri genişleyip birleştiğinde, yakın şehirler bin yıl veya daha uzun bir süre yerleşime devam etti.
Science News. 13 Ekim 2022.
Makale: Hammer, E. (2022).
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >