Blog
İstanbul’daki Bathonea Kazılarında 20 Bin Parça Cam Buluntu Ortaya Çıktı
İstanbul’daki Bathonea Kazılarında 20 Bin Parça Cam Buluntu Ortaya Çıktı...
İstanbul’da Küçükçekmece Gölü kıyılarında yürütülen Bathonea Antik Kenti kazılarında 20 bin parça cam buluntu gün yüzüne çıktı. Ayrıca fazla bilinmeyen vitrayların da yaygın olarak kullanıldığı anlaşıldı.
Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Şengül Aydıngün başkanlığında, Kültür ve Turizm Bakanlığı adına Avcılar’da Küçükçekmece Göl Havzası’nda yürütülen Bathonea kazılarındaki buluntular bu sezon Ağustos ve Eylül aylarında laboratuvar, depo ve analiz çalışmaları ile tek tek yeniden değerlendirildi.
Küçükçekmece Göl Havzası’nda Kazı Başkan Vekilliği görevini yürüten, müzecilik, antik cam tasarımı ve cam tarihi konularında uzman arkeolog Dr. Şeniz Atik, Küçükçekmece Gölü kıyısında yürütülen kazılarda ele geçen, büyük boyutlu bazilikal yapılar ile martyrion ve mezarlarda yaklaşık 20 bine yakın cam buluntuya rastlandığını söyledi. Bir dönem TRT 2’de yayınlanan ‘Camdaki Yansımalar’ belgeselinin kaynak metin yazarlığı ve bilimsel danışmanlığını da yapan Dr. Atik, buluntular ile ilgili değerlendirme çalışmaları yaptıklarını, bölgede özellikle çok sayıda pencere camı ve altın varaklı cam mozaik parçalarına (tessera) rastlandığını belirterek şöyle dedi: “Geçtiğimiz yıllarda yürütülen kazı çalışmalarında bulunan yaklaşık 20 bin adet cam parçasının önemli bir bölümünü pencere camları oluşturmaktadır. Bölgedeki antik yapılara ait pencere camlarının çokluğu ve yoğunluğunun yanı sıra özel olarak kesilmiş ince vitraylar da dikkat çekici. Bu vitraylar önemli yapılarda pano ve pencere camı olarak kullanılıyor. Bunların ötesinde, yine çok sayıda cam tesseralar (mozaik parçaları)cam kap, kandil, bardak, kase ya da ayaklı kadehlere rastlıyoruz. Buluntuların büyük bir kısmının iyi kaliteli camlar olduğunu görüyoruz. Bu da burada yüksek standartlı bir yaşamın varlığının kanıtıdır. Bölgede bulunan bir kısım cam şişeler de Anadolu’daki formlardan farklılık göstermektedir.”
Dr. Atik, “Bunlara dayanarak camların bir kısmının ithal, bir kısmının ise yerel olabileceği düşünülmektedir. Tüm buluntular titizlikle değerlendiriliyor. Küçük parçalar halinde oldukları için, bunların önce tasnifleri yapılarak birleşebilecek parçaların seçilmesi, bütünleme çalışılmalarının ardından çizimlerinin ve tanımlarının yapılması; analizleri yapılması gerekenlerin belirlenmesi ve yayına hazırlaması hayli zaman alıyor” diye konuştu. Yakın zamanda Marmaray Yenikapı Kazılarının cam buluntularını değerlendirerek yayınlayan Dr. Atik, Yenikapı ve Bathonea buluntuları arasında benzerlikler olduğunu belirterek şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu da demektir ki ya İstanbul ve civarında önemli bir üretim merkezi vardı, ya da burası Yenikapı gibi büyük bir liman olduğu için camların bir kısmı ithal olarak gelmişti. Buluntuların çalışmaları tamamlandıktan sonra, Bathonea’nın İstanbul ve diğer kentlerle ilişkisi ortaya çıkacak. Buluntuların önemli bir kısmı 5–7. yüzyılları kapsıyor. Bu alanın daha geç dönemlerde de kullanım gördüğünü 10.-12. yüzyıllara ait, az yoğunluktaki buluntular sayesinde biliyoruz. Daha sonra Geç Osmanlı döneminden de az sayıda cam buluntu var.”
Özel kesimli renkli cam vitray parçaların ve altın varaklı tesseraların önemine değinen Dr. Atik, “Bathonea’da 5–7’inci Yüzyıl tabakalarında açığa çıkan cam bulgulara dayanarak, buradaki yaşam standartlarının oldukça yüksek olduğunu belirtebiliriz” diye ekledi.
05.12.2016 ntv.com.tr- www.arkeolojihaber.com
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >