Blog
Kent Araştırmaları Kongresi'nde Antakya'nın şehir planlaması masaya yatırıldı
Kent Araştırmaları Enstitüsünce düzenlenen Kent Araştırmaları Kongresi, TOBB ETÜ'deki TEPAV'da "Cumhuriyet'in 100. Yılında Kent" temasıyla yapıldı.
www.haberler.com
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı Ebru Akyol Zor, Antakya'nın tarihi şehir planına yönelik çalışmalarda sona yaklaşıldığını ve yakın zamanda kamuoyuna sunulacağını bildirdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı Ebru Akyol Zor, Antakya'nın tarihi şehir planına yönelik çalışmalarda sona yaklaşıldığını ve yakın zamanda kamuoyuna sunulacağını bildirdi.
Kent Araştırmaları Enstitüsünce düzenlenen Kent Araştırmaları Kongresi, TOBB ETÜ'deki TEPAV'da "Cumhuriyet'in 100. Yılında Kent" temasıyla yapıldı.
Kongrenin, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Şenbil'in moderatörlüğündeki "Anka Kuşu Antakya" başlıklı ilk oturumunda, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı Ebru Akyol Zor bir konuşma yaptı.
Hatay’da 6 Şubat depreminden sonra yaptıkları hasar tespit çalışmalarını aktaran Zor, Kültür ve Turizm Bakanlığının yetkili olduğu 357 hektarlık kentsel sit ve 3. derece arkeoloji sit alanı alanının Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca riskli alan ilan edildiğini belirtti.
Ebru Akyol Zor, " Hatay’da istediğimiz şey hayatın normale dönmesi. Antakya'nın tarihi şehir planına yönelik çalışmalarımız tamamlandı sayılır, henüz askıya çıkmadı ama askıya da çıkacak ve kamuoyuyla paylaşılacak." dedi.
"Enkaz ayrıştırma bölgesi oluşturuldu"
Planlama süreci içinde sivil toplum, halk ve derneklerle müzakere yaptıklarını belirten Zor, "2863 Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında elimizden geleni yapmaya çalıştık. Kentsel Sit Alanı içinde tescilli yapıların özgün haliyle tekrar ihyasına dönülüyor. Bu alan sadece tescilli kültür varlıklarından oluşmuyor. Aynı zamanda tescilsiz yapılar da var. Vakti zamanında korunamamış sokakların, korunduğu şekliyle bir plan hazırlandı ve hayata geçirilecek." diye konuştu.
"Ben dedim, oldu" politikası gütmediklerini, bilim kurulları oluşturduklarını, her eleştiriye açık davrandıklarını dile getiren Genel Müdür Yardımcısı Zor, "Enkaz ayrıştırma bölgesi oluşturuldu. Ada parsel bazında her bir yapı için enkaz ayrıldı. Önce yerinde ayrıştırma yapıldı ve hiçbir şey atılmadı. Geri dönüştürme uygulandı." dedi.
Zor, firmalar ve belediyelerin de kültür varlıklarının ihyası için sponsor olduğunu ve onarıma başlandığını kaydetti.
"Kitabeler bir eserin nüfus cüzdanı gibidir"
Kafkas Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı ve Hatay Afet Bölgesi Kazı Başkanı Doç. Dr. Muhammet Arslan da sunumuna, Anadolu Ajansının 6 Şubat depremlerinden etkilenen Hatay'ın tarihi Kurtuluş Caddesi ile ilgili videosuyla başladı.
Arslan, depremlerde sadece insanların değil, kültür varlıklarının da "depremzede" olduğunu söyledi.
Depremin 20. gününden beri 9 aydır Hatay'da bulunduklarını ifade eden Arslan, "Bugüne kadar Antakya'da gördüklerimiz ve hissettiklerimiz bunun deprem sözcüğüyle açıklanmasının basit kalacağını göstermekte. Enkazdan çıkan insanların anlatımlarına göre tabiri caizse küçük bir kıyamet kopmuş." dedi.
Kültür varlıklarının da büyük oranda zarar gördüğünü aktaran Arslan, şunları kaydetti:
"Biz ekip olarak enkaz arkeolojisi adını verdiğimiz, 'eser kurtarma', 'sokak açma', 'enkaz kaldırma' ve 'destekleme' çalışmaları olmak üzere 4 farklı başlıkta birbiriyle paralel şekilde devam edecek çalışmalarımıza başladık. İlk amacımız anıtsal eserlerdeki nitelikli malzemeyi kurtarmak. Kentin simgesel anlamdaki eserlerini kurtarmak önemli. En başta kitabeler geliyordu, çünkü kitabeler bir eserin nüfus cüzdanı gibidir. Her şeyi ondan öğreniriz."
Keşif ve tespit çalışmalarından sonra klasik arkeolojik kazı metotlarının uygulamayacağını gördüklerini anlatan Arslan, yeni bir metodoloji üreterek çalışmalara başladıklarını söyledi.
Arslan, taşınmazlarda, tarihi eserlerin yerini bildikleri için enkaz yerinde doğrudan nitelikli malzemelerin bulunduğu noktada çalışma yaptıklarını vurgulayarak, "Eserleri enkazdan başarılı bir şekilde çıkardık. Eserleri çıkarınca sanki canlı bir insanın çıkarıldığında arama kurtarma ekiplerinin sevinci gibi bizler de ekip arkadaşlarımızla seviniyorduk." diye konuştu.
Muhammet Arslan, çıkarılan eserleri askeriyenin çadırlarında koruma altına aldıklarını ve 550 nitelikli malzemeyi ayrıntılı envanter fişleriyle Hatay Arkeoloji Müzesi'ne teslim ettiklerini söyledi.
"Hatay'da yaptığımız faaliyetlerimizi eş zamanlı yayınlıyoruz"
Türkiye Tasarım Vakfı Başkanı, mimar Mehmet Kalyoncu da arama kurtarma faaliyetlerinin ardından belli bir süre geçince asıl konunun şehir ve mekanın planlanması olmaya başladığını belirtti.
Kalyoncu, "Rezerv alanındaki konutları nasıl daha iyi hale getirebiliriz?" sorusuyla Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) ile işbirliğiyle şehir için yapılan tüm tasarımları ilgili kurumlara teslim ettiklerini söyledi.
Depremden etkilenen her şehir için bir mimar belirleyerek, çalışma grupları oluşturduklarını dile getiren Kalyoncu, "Çalışmalarla Türkiye'de ilk defa şehirlerin planlamasıyla ilgili yeni bir model ortaya çıktı. Bu projeleri kamuoyuna sunmadan bir şey değişemezdi. Biz de Hatay'da yaptığımız faaliyetlerimizi eş zamanlı yayınlıyoruz." diye konuştu.
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >