Blog

Oca22

Tektonik ve İklimsel Hareketliliğin Tekrar Tekrar Yarattığı Deniz: Marmara

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  deniztektonikiklimsel hareketlilikmarmarawürmkaradeniz



Tektonik ve İklimsel Hareketliliğin Tekrar Tekrar Yarattığı Deniz: Marmara

Marmara Denizi, gezegenimizin uzun bir dönemi boyunca iklimsel ve karasal etkilerden maksimum ölçüde etkilenmiş ve sürekli bir değişim geçirmiş, geçirmeye de devam etmektedir.

Marmara Denizi

Oligosen (34 milyon – 25 milyon yıl önce) sonunda İntra-Pontid Okyanusu’nun kapanmasıyla (Okay ve Tansel, 1994) gelişen bölgenin bu alanda olması ve Geç Miyosen (25 milyon – 12 milyon yıl önce) sonunda tektonik aktivitesine başlayan (Şengör, 1985) Kuzey Anadolu Fay hattının Pliyosen (12 milyon – 2.5 milyon yıl önce) dönemde bu zayıflık düzlemine ulaşmasıyla gelişen neo-tektonik dönem morfolojisine Marmara Denizi yerleşmiştir.

Marmara denizinin ilk deniz etkisine maruz kaldığı dönem Orta Miyosen’in sonu olarak tarihlendirilebilir. Orta Miyosende Kuzey Anadolu Fay Hattının neden olduğu dar bir açılma bölgesi sayesinde Marmara’nın ilk deniz etkisine Saros körfezi yoluyla ulaştığı anlaşılmıştır. Daha sonrasında devam eden süreçte Akdeniz sularının ancak Geç Pliyosen’de Marmara Denizi’ni işgal ettiğini ve Marmara Denizinin de Akdeniz-Paratetis arasına bir su yolu haline geldiğini belirtmişlerdir (Erturaç, 2002).

Orta Miyosen Balkanlar ve Akdeniz coğrafyasının görünümü.

Saros körfezinden gelen Akdeniz suyu Bolayır Kanalı adı verilen ve Gelibolu’yu bir ada haline çeviren bu kanal sayesinde sağlanmıştır. Ancak yakın bölgelerdeki fay hareketlerinin yarattığı karasal yükselmeler sonucunda bu kanal Pleistosen dönem içerisinde kapanmıştır. Geç Pleistosen’de ise (Tireniyen) global deniz seviyesi günümüzden çok farklı olmasa da Marmara Denizi en geniş coğrafi yayılımına ulaşmış olduğu düşünülmektedir. (Erturaç, 2002)

Nuh Tufanı

Yine geç pleistosen dönemde gerçekleşen buzul dönemde Ege’de deniz seviyesi  -120 metre civarlarında alçalmıştır. Marmara Denizi ise, Çanakkale boğazındaki – 65 m eşik derinliği nedeniyle, bir süre sonra açık denizden soyutlanmış ve seviyesini korumuştur.

Son buzul döneminde (Würm) (70.000 – 10.000 yıl önce) Marmara Denizi’nin her iki denizle de bağlantısının kesildiği ise bilimsel bir gerçektir. Tekrar Marmara’nın denizlerle olan bağlantısının Holosen (10.000 – günümüz) dönem içerisinde kurulmuş olduğunu biliyoruz. Ancak bunun tam olarak nasıl gerçekleşmiş olduğu konusunda tartışmalar hala sürüyor.

Kısmen kabul gören bir teori olarak Ryan tarafından Marmara’nın denize dönüşmesinin günümüzden 7000 yıl önce gerçekleşmiş ani ve katastrofobik bir olay olduğu belirtilir. Bu teoriye göre, yükselen Akdeniz suları -bu tarihe kadar aşamadığı İstanbul Boğazı önündeki doğal barajı yıkarak- Karadeniz seviyesini 2 yıldan kısa bir sürede ~150 m derinlikten günümüz seviyesine çıkarmıştır. Bu olaya afet demek mümkün.

Ryan çalışması sonrasında hazırlamış olduğu kitapta (Ryan and Pitman, 1999. Noah’s Flood, The new scientific discoveries about the event that changed history), afet öncesinde geniş bir alüvyal düzlük olan günümüz şelf alanında kalabalık ve gelişmiş bir tarım toplumunun yaşamakta olduğunu ve afetle birlikte bu toplumun dağılarak Ortadoğu’ya göç ederek Mezopotamya uygarlığının temelini oluşturduklarını öne sürmüştür. Semitik dinlerde sözü edilen Nuh Tufanı efsanesinin bilimsel dayanağı da böylelikle bu hipoteze bağlanmıştır (Erturaç, 2002).

Naci Görür, Namık Çağatay, Mehmet Sakınç gibi araştırmacılar ise; Holosen başında Marmara Denizine ilk olarak Çanakkale eşiğinin aşılmasıyla Akdeniz’in girdiğini (~11 binyıl/BP), bunu takiben küresel deniz seviyesinden daha hızlı yükselen Karadeniz’in İstanbul Boğazı eşiğini aşarak Marmara’ya boşalması sonucu Ege Denizine Karadeniz suları ve faunasının giriş yaptığını (9.5 binyıl/BP), bunu takiben yükselen deniz seviyesi ile birlikte Akdeniz sularının Karadeniz’e akmaya başlamasıyla günümüz hidrolojik koşullarının oluştuğunu (7150 yıl/BP) işaret etmektedirler. (Erturaç, 2002)

Kanal İstanbulun güzergahında bulunan Sazlıdere barajı.

Mühendislik

Düşündüğümüzde Marmara’nın jeolojik tarihçesi Kuzey Anadolu Fay Hattının gelişimi ile net bir paralellik taşımakta. Fay hattının yarattığı tektonik etkiler, global iklimsel dalgalanmalar kuşkusuz Marmara denizinde büyük değişikliklere yol açmıştır.

Özellikle Pleistosen ve Holosen dönemde yaşanan değişimlerin suya bağımlı sosyal düzenlere sahip bölgenin erken toplulukları için oldukça önemli olduğunu bilmekteyiz. Jeolojik ve iklimsel değişimlerin topluluklarının yaşam biçimlerine olan etkisi insanın kültür tortularında varlığını bugünde korumaktadır.

İnsan yoğun etkisi altında bulunduğu bu tür değişimleri bugün engellemek için yöntemler ararken bir yandan gelişmiş olan teknolojik ve mühendislik gücünü bu doğal süreçleri bozuma uğratacak bir şekilde kullanabilmekte. Marmara denizi etrafındaki düzensiz insan hareketliliğinin bile Marmaranın ekolojik dengesine verdiği zararı düşündüğümüzde jeolojik mühendislik eylemlerinin Marmara’nın ince dengesine vereceği zarar tartışılmaz bir şekilde büyük olacaktır. Yani deniz trafiğine çözüm olmak için bir denizden olabiliriz. Tıpkı kara trafiğine çözüm yaratmak için ormanlardan olduğumuz gibi.


Erturaç, K.M., 2002, Marmara Denizi Kıyıları Veri Tabanı, İstanbul Teknik Üniversitesi º Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.

Okay, A.I. and Tansel, İ., 1994. New data on the upper age of the IntraPontide ocean from north of Şarköy (Thrace). Bulletin of the Mineral Research and Exploration, 114, 23-26.

Şengör, A.M.C., Görür, N., Şaroğlu, F., 1985. Strike-slip faulting and related basin formation in zones of tectonic escape: Turkey as a case study. StrikeSlip deformation, Basin formation and sedimentation. Society of Economic Paleontologists and Minerologists, special publication no:37.

kaynak: arkeofili

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için