Blog
Tunç Çağı kalesine zarar verip, koçbaşlı mezar taşlarını götürdüler
Tunç Çağı kalesine zarar verip, koçbaşlı mezar taşlarını götürdüler...
ERZURUM’un merkez Yakutiye ilçesine bağlı Kırkgöze Mahallesi yaylası civarındaki Tunç Çağı’na ait kaleye defineciler tarafından zarar verildiği, Kıpçaklara ait olduğu tahmin edilen koçbaşlı mezar taşlarının da bölgeden alınarak götürüldüğü ortaya çıktı. Erzurum’da Kültür ve Tarih üzerine araştırma yapan yazar Ömer Faruk Kızılkaya define avcılarına ‘dur’ denmesi gerektiğine dikkat çekti ve yılların eskitemediği tarihi eserlerin definecilere yenik düştüğüne vurgu yaptı. Kızılkaya, Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Bölge Müdürlüğü’nün tescillediği koçbaşlı mezar taşlarının kaybolduğunu söyledi.
Erzurum’un kuzeyinde şehir merkezine 30 kilometre mesafedeki Dumlu Baba Dağı’nın eteklerinde bulunan, deniz seviyesinden 2500 metre yükseklikte ve gözlerden ırakta bir tarihin daha yok olduğu belirtildi. Fırat Nehri’nin kaynağı olarak bilinen, kutsal kitaplarda da adı geçtiği belirtilen Dumlu Baba Dağı’nda Kırkgöze Mahallesi’ne ait yaylanın içinde kalan yaklaşık 5 bin yıllık bir geçmişe sahip olan Tunç Çağı’na ait kale ve koçbaşlı mezar taşları, define avcıları tarafından yıllarca yapılan kazılar neticesinde yerle bir edildi. Türkiye’de birçok tarihi mekanı olduğu gibi burayı da harabeye çeviren define avcıları her biri yaklaşık bir ton ağırlığında olan koçbaşı taşlarını içerisinde altın olduğunu düşünerek parçalamış ya da bulunduğu yerden taşımışlar. Tarihi tek tek yok eden define avcılığına kısa sürede “dur” denilmesi ve çok ağır cezalar getirilmesi gerektiğini söyleyen araştırmacı yazar Ömer Faruk Kızılkaya, yılların eskitemediği tarihi eserlerin definecilere yenik düştüğünü belirtti.
‘BÖLGEDE KAÇIK KAZI YAPILIYOR’
Erzurum’un Kültür ve Tarihi üzerine araştırma yapan Ömer Faruk Kızılkaya, yakın zamanda Kırkgöze Mahallesi Yaylası civarındaki antik kale ve koçbaşlı mezar taşlarıyla ilgili, kaleye zarar verildiği, mezar taşlarının ise kaybolduğu ve yapılan kaçak kazıyla da yeni bir mezar taşının gün yüzüne çıkarıldığı bilgisini aldıklarını söyledi. Bölgede antik bir yerleşim bulunduğunu daha önceden bildiklerini ve o bölgedeki koç heykellerini görmüş, kaleyi gezmiş biri olarak şunları söyledi:
RESMİ OLARAK TESCİLLENMİŞ MEZAR TAŞLARI KAYBOLDU
“Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü tarafından tescil edilmiş olan koçbaşlı mezar taşlarının kaybolduğunu, yakın zamanda yapılan kaçak kazı ile yeni koçbaşlı mezar taşı çıkarıldığını gördük. Ben Erzurum tarihi, coğrafyası ve kültürü üzerine araştırma yapıyorum. Aynı zamanda Türkçe öğretmeni ve arkeoloji bölümü öğrencisiyim. Aziziye Belediyesi bünyesinde yapılmakta olan taş eserler müze çalışması ile ilgili de değerlendirilebilecek tarihi eserlerin toplanmasına da yardımcı oluyorum. Bu anlamda müzenin Genel Koordinatörü Tarih Araştırmacısı Oğuzhan Türk ile de konu çerçevesinde çalışma yapıyoruz. Bölgede antik bir yerleşim bulunduğunu daha önceden biliyorduk. O bölgedeki koç heykellerini görmüş, kaleyi gezmiştik. Hatta kalenin tescilini de Oğuzhan Türk yaptırmıştı. İki yıl önce bölgeye gittiğimizde koç heykellerinin yerinde olmadığını gördük. Geçen yıl bölgede kaçak kazı yapıldığını ve bir koç heykeli bulunduğunu bu sene öğrendik. Bölgeye çıkıp duruma şahit olduktan sonra Erzurum İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne konuyla ilgili bilgi vererek gerekli çalışmaların yapılması için resmi başvuru yaptık. Erzurum ve çevresinde şu ana kadar yüzlerce koçbaşlı mezar taşı bulunduğunu gördük ve bunların bir kısmını toplayarak müze çalışması bünyesinde koruma altına aldık. Koçbaşlı mezar taşları Malazgirt Zaferi’nden önce bölgede Türk boyları olan Kıpçakların bölgede yaşadıklarını göstermektedir. Bu konuyla ilgili yanlış bilgiler mevcut. Birçok kişi koç heykellerinin Akkoyunlu ve Karakoyunlu Devletleri’ne ait olduğunu düşünüyor. Oysa bu devletler Müslüman’ken Kıpçak Türkleri Hıristiyan’dı. Koç heykellerin üzerlerinde ve yakınlarında haç motifi görmemiz de bunların Kıpçaklara ait olma ihtimalini artırmaktadır.”
Kalenin tahminen 3- 5 bin yıllık olduğunu ve 2013 yılında çok daha iyi durumda olduğunu sözlerine ekleyen Kızılkaya, “Kalenin her geçen gün daha da zarar gördüğünü müşahede ettik. Böyle bir alanda bir kalenin bulunması ve karşı tepede de başka bir kalenin inşa edilmiş olması bölgede antik bir yerleşim olduğunu da düşündürüyor.
HALKA ÇAĞRI YAPTI: DEFİNECİLERİ İHBAR EDİN
Nitekim kalenin önünde, dereye boyunca taşlarla şekillendirilerek yapılmış alanın yerleşim alanı (nekropol) olduğunu, yakın zamanda da yayla yerleşimi, ağıl olarak kullanılmış olabileceğini görmekteyiz. Bölgede görülen seramiklerin de incelenmesi gerektiğini düşünüyor, bu alanda arkeoloji bölümü hocalarının araştırma yapmalarını ve bölge tarihinin aydınlatılmasını istiyoruz. Bölgede çok fazla tarihi eser var. Birilerinin halkı bilinçli olarak defineciliğe yönlendirdiğini gözlemliyoruz. Halkımızdan isteğimiz köylerindeki eserlere zarar vermemeleri, köylerine gelen definecileri ihbar etmeleri ve yetkili makamlarla irtibata geçmeleridir” diye konuştu.
(http://www.hurriyet.com.tr)-www.arkeokultur.com
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >