Blog

Şuu26

Yapay Zekâ, Sahte Arkeolojiyi Nasıl Yaygınlaştırabilir?

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  CanlandırmaDijital ArkeolojiGraham HancockKomplo TeorisiSahte ArkeolojiYapay Zeka



Yapay Zekâ, Sahte Arkeolojiyi Nasıl Yaygınlaştırabilir?

Yapay zekâ görselleri, Neandertallerle ilgili bilimsel keşifleri anlatan popüler makalelerde kullanıldı.

www.arkeofili.com

 

Yeni sanatlar yaratmak ve veri analiz etmek için kullanılan yapay zeka, ilginç bir şekilde geçmişi nasıl gördüğümüzü de etkilemeye başladı.

 Yapay zeka tarafından oluşturulan görüntü.

Üretici yapay zekâ (generative AI) modern çağın zirvesi olarak görülüyor ve hatta bazen geleceğin teknolojisi olarak bile tanımlanıyor. Yapay zekâ, yeni sanat ve teknolojiler yaratmak, verileri analiz etmek, insanları, yerleri ve nesneleri simüle etmek için kullanılabiliyor. Ancak ilginç bir şekilde, geçmişi nasıl gördüğümüzü de etkilemeye başladı.

Yapay zekâ görselleri, Neandertallerle ilgili bilimsel keşifleri anlatan popüler makalelerde kullanıldı. Bir müzede, Mezolitik Dönem’i canlandırmak için kullanıldı. TikTok kullanıcıları, arkeoloji ve tarih hakkında gerçekçi kısa videolar oluşturmak için yapay zekâdan yararlandı. Stonehenge ile ilgili bir TV belgeselinde bile bu teknolojiye başvuruldu.

York Üniversitesi, Dijital Arkeoloji ve Miras alanında uzman olan Colleen Morgan, “Ancak, arkeolojide yapay zekâ kullanımıyla ilgili pek çok sorun var. Bunlardan bazıları, üretici yapay zekânın genel sorunlarıyla örtüşüyor: Çevresel etkiler ve insan eliyle oluşturulmuş verilerin izinsiz kullanımı gibi fikri mülkiyet ihlalleri” diyor.

 “Ancak bazı sorunlar arkeolojiye özgü. Dijital teknolojilerle geçmişi ‘yeniden canlandırma’ konusunda kapsamlı çalışmalar yapmış bir akademisyen olarak, üretici yapay zekânın arkeolojik yanlış temsiller yaratma riski büyük.”

Geçmişin Görselleştirilmesi ve Yanlılık Sorunu

Yapay zekâdan önce bile, arkeolojide geçmişin görselleştirilmesinin oldukça problemli olduğu ve büyük bir dikkatle ele alınması gerektiği yaygın olarak kabul ediliyordu.

Örneğin, arkeolog Stephanie Moser, insan evrimi üzerine akademik ve popüler metinlerde yayımlanan 550 rekonstrüksiyonu (yeniden canlandırma çalışmasını) inceledi. Çalışması, bu görsellerin ciddi bir yanlılık içerdiğini ortaya koydu. Mesela erkekler genellikle avlanırken, sanat yaparken, alet üretirken ve ritüeller gerçekleştirirken tasvir edilirken, kadınlar daha pasif rollerde gösteriliyordu.

Diane Gifford-Gonzalez tarafından yapılan benzer bir çalışma ise şu çarpıcı sonucu ortaya koydu: “Tarihöncesi erkekleri tasvir eden 231 çizimin hiçbiri bir erkeğin bir çocuğa, kadına ya da yaşlı birine dokunduğunu göstermiyor… ve hiçbir çocuk faydalı bir iş yaparken gösterilmiyor.”

Colleen Morgan, “Oysa bilim insanlarının geçmiş hakkındaki anlayışı çok daha geniş bir çeşitliliğe dayanıyor. İnsan topluluklarının çok farklı organizasyon biçimlerine sahip olduğunu, cinsiyet rollerinin ve kendini ifade etme biçimlerinin çok çeşitli olabileceğini biliyoruz” diyor.

Örneğin, yakın zamanda yapılan DNA bazlı bir çalışma, Demir Çağı’nda kadınların toplumun merkezinde yer aldığını gösterdi.

Arkeolojide Temsiliyetin Önemi

Arkeolojide temsiliyetin önemi büyük. Örneğin, Güneybatı İngiltere’de bulunan ve “Cheddar Adam” olarak adlandırılan antik bireyin koyu tenli olarak yeniden canlandırılması, antik DNA analizlerine dayanıyordu.

Morgan, “Bu rekonstrüksiyon, kuzey bölgelerdeki insan atalarının açık tenli olduğu algısını sarsarak büyük yankı uyandırdı” diyor.

“Cheddar Adam gibi örnekler, arkeolojik rekonstrüksiyonların ikonik gücünü, politik etkilerini ve geçmişi nasıl algıladığımızı şekillendirme potansiyelini ortaya koyuyor.”


Londra’daki Doğa Tarihi Müzesi’nde sergilenen, kafatasının şekli ve DNA analizine dayalı olarak rekonstrükte edilen Cheddar Adam. C: Wikimedia Commons

Ancak, bu tür yeniden canlandırmaların araştırmanın sürekliliği içinde değişebileceğini anlamak önemli. Yine de, ilk görsellerin kalıcı etkileri oluyor ve yeni veriler ortaya çıktığında bile, görsellerin yerleşik mirası kolayca değiştirilemiyor.

Yapay Zekâ ve Arkeolojik Görsellerin Tehlikeleri

Bu durum, yapay zekâ destekli arkeolojik görsellerin veri setlerine eklenmesiyle daha da karmaşık hale geliyor.

“Yanlış verilerle oluşturulmuş yapay zekâ görselleri, gerçeklikle harmanlanarak sunulabilir. Gerçek verilere dayalı ayrıntılar, tamamen hatalı unsurlarla kusursuz bir şekilde birleştirilebilir. Bir izleyicinin, gerçeğe dayalı bir veriyi, yapay zekânın “halüsinasyonlarından” (yanlış bilgilerden) ayırt etmesi imkânsız hale gelebilir.”

Arkeologlar için belirsizliği vurgulamak büyük önem taşıyor. Arkeolojik illüstratör Simon James, rekonstrüksiyon sanatçılarının bilinmeyen unsurları gizlemek için stratejik olarak duman bulutları yerleştirdiğini belirtiyor.

Dijital Arkeoloji ve Görsel İletişimde Gerçekçilik

Morgan, “Bir dijital arkeolog olarak, farklı sit alanları ve konularla ilgili sanal rekonstrüksiyonlar yaptım. Bu süreçte, kapsamlı tahminler ve sezgisel kararların gerekli olduğunu biliyorum” diyor.

“Foto-gerçekçi doğruluk her zaman öncelik değil, özellikle farklı hipotezleri test ederken veya genç izleyicilere yönelik içerikler oluştururken. Ancak, arkeolojik verilere dayalı olanlarla spekülatif olanları ayırt etmek, gerçekçi ve güvenilir görsel iletişim için kritik öneme sahip”

Sahte Arkeoloji ve Yapay Zekânın Tehlikeleri

Bu konu, sahte arkeolojinin (pseudoarchaeology) popüler medyada giderek yaygınlaştığı bir dönemde özellikle önemli hale geliyor. Örneğin, Netflix’te yayımlanan “Ancient Apocalypse” (Kadim Uygarlıklar) belgeseli, bu tür sorunların en çarpıcı örneklerinden biri.

Bu belgeselin ünlü sunucusu ve yazarı Graham Hancock, gelişmiş teknolojiye sahip, Buzul Çağı’nda kaybolmuş bir Atlantis uygarlığı olduğu iddiasında bulunuyor. Ancak, arkeologlar bu iddiayı defalarca çürüttüler.

Morgan, “Üretici yapay zekâ, bu tür sahte iddiaların yayılmasını daha da kolaylaştırabilir. Arkeoloji hakkında yanlış bilgilerin yayılma potansiyeli çok yüksek. Bunun ötesinde, üretici yapay zekânın arkeolojik görselleştirme için kullanılması, arkeolojik bilgi üretimi açısından da zarar verici olabilir” diyor.

“Araştırmalarım, arkeolojide rekonstrüksiyon (yeniden canlandırma) ve illüstrasyon yapmanın geçmişi anlamak ve yorumlamak açısından son derece önemli olduğunu gösterdi.”

“Bilimsel verilere dayalı görseller oluşturmak, ses, koku ve diğer duyusal unsurlarla yorumları birleştirmek, yeni sorular üretmek açısından son derece faydalı. Çizim yapmak, arkeologların arkeolojik kalıntılar hakkında daha ayrıntılı zihinsel modeller geliştirmesini ve daha iyi bir anlayış oluşturmasını sağlar. Ancak, bu sürecin yapay zekâya devredilmesi, arkeologların bilgi üretme konusundaki güçlü araçlarından birini kaybetmelerine neden olabilir. Ayrıca, sanatçılarla yaptığım iş birlikleri, geçmiş hakkında yeni hikâyeler anlatmak için yaratıcı yaklaşımların nasıl etkili bir araç olduğunu gösterdi.”

“Tüm bu sorunlara rağmen, geçmişi araştırmamızda dijital teknolojilerin etkisini anlamak için yapıcı, eleştirel ve uygulamalı bir yaklaşımı teşvik ediyorum.” 

“Bu, üretici yapay zekânın arkeolojik görselleştirme için nasıl kullanılabileceğini keşfetmeyi de içeriyor. Hem arkeologlar hem de uzman olmayan kişiler, üretici yapay zekâyı kullanarak yaratıcı ve yorumlayıcı medya üretme şansına sahip.”

“Bazı arkeologlar, yapay zekâyı eski yaşam hakkında yeni hipotezler oluşturmak için kullanmaya başladı. Arkeoloji öğrencilerine yapay zekânın bilinçli ve eleştirel kullanımını öğretmeye başladık. Ancak en önemli nokta, arkeologların yapay zekâ ile oluşturulan görselleri de dahil olmak üzere, tüm görselleri eleştirel bir şekilde değerlendirmeye devam etmeleri gerektiği.”


The Conversation Collen Morgan. 4 Şubat 2025.

 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için