Blog
Yunan Mitolojisindeki Karışık Yaratıklar Ve İnfografik Anlatımları
“Karışık”, “mitolojik” ya da “fantastik” gibi farklı isimlerle anılabilen bu yaratıklar, Antik Yunan sanatının neredeyse her alanında görülür.
Çağatay Çeliktaş - www.artnokta.com
Aslında herkesin az çok bir şeyler bildigi bir konu bu. Pegasos, Griffon, Kentaur, Gorgo’lar… Bilindiği üzere Yunan mitolojisi içerisindeki karışık yaratıklar oldukça fazladır ve bu din tarihi için büyük önem taşır. Ama genelde bu yaratıklar hakkında bilinenler ya tamamen yanlıştır ya da birbirine karıştırılır.
İnternetteki bilgi kirliliğini de gördükten sonra, bu konuya kayıtsız kalamadık. Bilimsel akademik kaynaklarla yola çıkıp, sizler için elimizden geldiğince eğlenceli hale getirerek; Yunan mitolojisi içerisinden en temel olabilecek karışık yaratıkları seçtik. Bu varlıkların sembolik anlamlarını irdeledik ve infografiklerin de yardımıyla sizlere anlatmaya çalıştık.
(Elbette bütün karışık yaratıkları bu yazımıza sığdırmaya çalışmadık. Geri kalan yaratıkları da daha sonra ele alacağız. Şimdilik yalnızca en temel olanlara odaklandık.)
Konuya öncelikle karışık yaratık meselesini anlatmakla başlayalım.
Karışık Yaratıklar
“Karışık”, “mitolojik” ya da “fantastik” gibi farklı isimlerle anılabilen bu yaratıklar, Antik Yunan sanatının neredeyse her alanında görülür. (Heykel ve Mimari gibi plastik sanatlarda, sikke ve çömlek üzerinde, v.b.)
Yunan mitolojisindeki (Hellen mitolojisindeki) karışık yaratıklar, statü açısından tanrı ve tanrıçaların altında bulunur. Bu yaratıklar; bazen bir tabiat olayının kişileştirilmesi, bazen de insanların korkularının bir temsili olarak karşımıza çıkar. Bununla birlikte bu karışık yaratıklar, Antik Çağ insanının duygularını ve düşüncelerini anlamamıza da yardımcı olur.
Şu da önemlidir ki, bahsi geçen karışık mitolojik yaratıkların kökenlerine Mısır ve Mezopotamya kültürlerinde sık olarak rastlıyoruz. Yani bu mitolojik karakterlerin neredeyse hepsi, saf olarak yunan kültürüne ait varlıklar değildir. Diğer kültürlerle yoğun bir etkileşim söz konusudur.
Aşağıdaki infografimizi yana kaydırarak, Antik Yunan Mitolojisi içerisinde temel olarak gördüğümüz karışık yaratıkları tek tek inceleyebilirsiniz.
Gelin birlikte, ele aldığımız bu 8 karışık yaratığı biraz daha detaylı olarak tanıyalım.
Yunan Mitolojisindeki 8 Karışık Yaratık:
1. Gorgolar
Phorkys ve Keto’nun kızlarıdır. Kızkardeşler Sthenno, Euryale ve sonradan Athena tarafından lanetlenip bir yaratığa dönüşen Medusa’dır. Fiziksel özellikleri yüzyıllar geçtikte değişmiştir. En başta daha yabani ve korkutucu görünürlerken sonradan kısmen güzel bir kadın görünümüne kavuşmuşlardır.
Aşağıda yaklaşık 200 yıl içerisindeki tasvir değişimini görebiliriz.
M.Ö. 7. Yüzyıl Gorgo tasviri ve kucağında tuttuğu Pegasos Credit:Rabax63,Gorgoneion Syrakus,CC BY-SA 4.0
M.Ö. 5. yüzyıl tarihli Yunan orjinali Roma kopyası Gorgo Medusa başı Credit: Unknown (Greek original by Phidias)
Genel fiziksel özelliklerini sıralarsak, keskin dişleri, bazen altın kanatları ve pirinç pençeleri olan, başlarında saç yerine canlı yılanların olduğu, içlerinde medusa hariç diğerlerinin ölümsüz olduğu ve bakanları taşa çeviren bakışlara sahip dişi canavarlardır.
Kökleri oldukça tartışılan bir konudur. En azından Medusa özelinde en genel görüş, Gılgamış destanında görünen ve M.Ö. 2000’de Mezopotamya’da Assur ve Babil sanatlarında karşımıza çıkan Humbaba’dır.
Humbaba sedir ormanlarının koruyucusu korkunç bir yaratıktır. Doğudan alınan bu yabancı tasvir, zamanla Antik Yunan sanatına adapte edilmiş olabilir.
Gorgo’ların Antik Yunanda ifade ettiği anlamlar, eril sistemin kadın ve kadının içinde var olduğuna inandığı kötülüğü kapsasa da (bütün kadınlarla birlikte özellikle Doğulu/Yabancı/ Barbar kadının), daha genel anlamda insanın bilinmeyene olan korkusunu temsil ederler.
2. Minotauros
İnsan gövdeli, boğa başlı olarak tasvir edilen bu mitolojik yaratık, tanrı Poseidon’un Kral Minos’a gönderdiği bir boğa ile Minos’un eşi Pasiphae’in birlikteliğinden olma oğludur. İsmi Minos’un boğası anlamına gelir. Kral Minos, eşinin boğadan hamile kalıp doğurduğu bu korkunç yaratığı saklamak için bir labirent sarayı yaptırmıştır. Theseus ise aldığı yardımlar ile bu mitolojik yaratığı öldürmüştür.
Bu karışık yaratığın görüntüsel kökenine Mezopotamya ve Mısır sanatlarında rastlamamız mümkündür. Zaten Mezopotamya’da boğa boynuzu ve dolayısıyla boğa hem tanrı hemde tanrıçalarla ilişkilidir. Mısır’da da özellikle Tanrıça Hathor ile dış görünüş açısından oldukça benzer özellikler taşır. Bu sebeplerle fiziksel özellikleri açısından Doğu kökenli diyebileceğimiz Minotauros, Theseus’un da dahil edildiği Yunan mitleriyle zamanla farklılaşmıştır. Tasvirleri de buna paralel olarak değişmiştir.
Yine hikayesel açıdan Gılgamış destanında da geçen Cennet Boğası (Gök Boğası) miti, önemli bir arketip sayılabilir.
Aşağıda iki mit arasındaki tasvir benzerliğini rahatlıkla görebilirsiniz.
Mezopotamya Miti: Gılgamış ve Cennet Boğası kavgası
Yunan (Hellen) Miti: Theseus ve Minotauros kavgası
Unutulmamalıdır ki Kral Minos, Zeus ve Europa’nın oğludur. Miti hatırlarsak babası Zeus da Europa’yı boğa kılığına girerek elde etmişti. Büyük büyük büyük annesi ve yine Zeus’un aşkı olan İo’da boğaya dönüştürülmüştü. Bahsettiğimiz bu Minotauros mitinde de görüyoruz ki; güneş soylu eşi de bir boğayla birlikte olmuş ve sonunda yarı insan yarı boğa bir yaratık doğurmuştur.
Bunların hiçbiri tesadüf değildir. Kral Minos’un soyağacı özellikle boğa sembolizmiyle doldurulmuştur.
Bütün bu saptamalardan sonra Minotauros mitinin anlamını düşünürsek, rahatlıkla söylebiliriz ki; Girit kültüründeki köklü Boğa kültünün bir yansımasıdır.
3. Pegasos
Genel olarak Pegasus Poseidon ve Medusa’nın oğlu olarak bilinir. Poseidon ile girdiği ilişkiden sonra lanetlenen ve daha sonra Perseus tarafından başı kesilen Medusa’nın kanlarının içinden doğan kanatlı bir attır. Bu karışık yaratık Yunan mitlerinde Perseus ve Bellerophontes efsanelerinde önemli roller oynar.
Antik Yunan’dan önce M.Ö. 2000lerde Doğu sanatında sık sık kanatlı at betimleri karşımıza çıkar. Fakat orada mit içerisinde bir karakter olarak çok rastlamayız. Daha çok mücadele sahnelerinde binek hayvanı olarak görünür. Dolayısıyla en azından fiziksel açıdan Doğu kökenli bir yaratıktır. Hellen sanatında ise yaklaşık M.Ö. 7. yüzyıl da baş gösterir.
Anlamına gelecek olursak, Pegasos bir çok yönden Poseidon ile ilişkilidir. Zaten at figürü, başlı başına Poseidon ile ilişkili bir semboldür. Dolayısıyla Pegasos, suyla ve bereketle ilişkilidir. Ayrıca Pegasos, annesinin kanlarından doğar doğmaz, diğer atlar gibi yeryüzünde olmak yerine gökyüzüne, ölümsüzlere yükselmiş ve zaman zaman Zeus’un yıldırımlarını taşımıştır. Zeus ile ilişkili olarak da yıldırımlarla ve ışıkla bağlantılıdır.
4. Kentaurlar
Asıl olarak atlarıyla ünlü Teselya bölgesinde yaşayan Kentaurlar yarı insan, yarı at biçiminde olup, çiğ etle beslenen, genelde kötü davranışlı, kaba ve azgın yaratıklardır. Ormanlarda ve dağlarda yaşadığı düşünülen bu yaratıkların, insanları ve özellikle de genç kızları kaçırabileceklerine, onlara saldırabileceklerine inanılmıştır. Antik Yunan Mitolojisi içerisindeki efsaneleri ve Yunan sanatındaki tasvirleri oldukça sıktır. Tıpkı haşarı ve azgın satyrlerde bilge imajıyla tanınan karakterler olduğu gibi (Silenos), Kentaurlar arasında da çok zeki ve bilge olanları vardır (Kheiron). Bunları çeşitli Antik Yunan (Hellen) mitlerinde sık sık görmekteyiz.
Kökeni tabii ki Mezopotamya sanatında, Orta Asur dönemine kadar dayanır.
Anlamına gelecek olursak, tabiat ile iç içe bulunan vahşi, ilkel yaşamları ve buna tezat olarak bünyesinde bulundurduğu bilgelik ile ikili bir doğayı bize gösterir. Dolayısıyla bu mitolojik karışık yaratık türü, hem doğanın yıkıcı gücünü hem de medeni bir bilgeliği temsil eder.
5. Satyr
Satyrler kuyruklu, yüzü insan görünümlü, kısacık boynuzları olan, bazen keçi toynaklı, neticede karışık yaratıklardır. Hayatlarını genellikle doğada serbest olarak geçirirler, Nympha ve Mainad’lara sürekli olarak şehvetle yaklaşırlar ve genellikle dik duran bir erkeklik organı ile betimlenirler. Haşarılıkları ve neşeli halleriyle akla gelirler. Sıklıkla Dionysos alayı içerisinde betimlenirler ve tanrıyı müstehcen hal ve şakalarıyla eğlendirirler. Dionysiak alayın vazgeçilmez üyeleri arasındadırlar.
Sarhoş, biraz şaşkın, cinsel açıdan saldırgan hallerinin tersine oldukça bilge karakterler de vardır (Silenos).
Bu yaratık türünün anlamları düşünüldüğünde, yine ikili bir doğa söz konusudur. Doğa ve insan ilişkisine bir referanstır. Sarhoş ve sadece hayvansal güdüleriyle hareket eden imajlarının yanında, aslında bilge ve gizemli bir tarafları da vardır. Özellikle Satyr Silenos’un sarhoş görüntüsünün altında, aslında oldukça zeki bir karakter olduğuna inanılır. Hatta bu kendinden geçmiş görüntü onun bizlere bir oyunudur.
6. Pan
Pan’in, farklı doğum efsaneleri olsa da, Homerik olduğu kabul edilen kaynaklara göre Hermes’in Dryope veya Penelope ile ilişkisinden doğmuş olması en genel kabuldür. Annesi doğumdan sonra ucube görüntüsünü görünce çocuğu telaşla Olympos’a götürmüş ve tanrılara göstermiştir. Fakat özellikle Dionysos bu bebeği çok sevmiş ve tanrılar ona Pan ismini vermişlerdir. Nympha’lar tarafından büyütülmüştür. Kendisi Satyrler ile sürekli karıştırılır fakat birbirinden farklıdırlar. Belden aşağısı keçi formunda, boynuzları ve sakalları olan bir adam suretindedir. Satyrlere göre daha insan dışı, hayvanımsı bir görüntüsü vardır.
Yunan Mitolojisinde çobanların, tarlaların, sürülerin ve ormanların koruyucu tanrısıdır. Başta Arkadialı çobanlar tarafından tapınılmış daha sonra kültü tüm Yunanistan’a yayılmıştır. Hatta zamanla Hellen dünyasının dışına taşmış, Roma panteonundaçeşitli orman tanrılarıyla karışmıştır.
Dionysos’un da bazen keçi ve benzeri hayvanlar şeklinde gösterildiği düşünüldüğünde, yine Satyrler’le olan fizyolojik ve davranış karakterlerinin benzerlikleri göz önünde bulundurulduğunda, Pan, Dionysos alayında kendine kolayca yer bulmuştur. Tıpkı Dionysos gibi kır hayatıyla ilişkilidir ve doğayla insanın bütünlüğünü temsil etmektedir.
7. Sphinks
Antik Yunan sanatında aslan gövdeli ve genellikle kadın başlı tasviri yapılan kanatlı bir karışık yaratıktır. Yaratığın kökenine baktığımızda, M.Ö. 3000 ortalarında; hem Mısır, hem de Mezopotamyada bulunur. Mısır sanatında, aslan gövdeli ve erkek yüzlü Sfenksler, Mezopotamyada kanat gibi bir takım yeni özellikler kazanarak, Suriyeli tüccarlar aracılığıyla Girit’e geçmiştir. Burada Minos ve ardından Miken sanatı içinde iyice değişime uğramıştır. Ve nihayetinde Arkaik dönemle
birlikte Sphinks (Sfenks) tamamen Hellenleşmiştir. Artık Sphinksler aslan gövdeli, kanatlı ve dişi yaratıklardır.
Aşağıda bu değişim hikayesinin ilk ve son aşamasını görebiliriz.
İçerisinde yer aldığı Oidipous efsanesi (Oedipus) en bilinen hikayelerindendir.
Antik Yunan sanatı içerisindeki anlamına gelecek olursak, en genel anlamıyla Antik Mısır’daki gibi koruyucu ya da bekçi rolündedir. Genelde tapınak ve mezar muhafızlığı yaparlar.
8. Griffon
Antik Yunan sanatında aslan gövdeli kanatlı, kartal veya şahin başlı olarak tasvir edilir. Grifon Doğu kökenli bir yaratıktır. İlk tasvirleri diğer çoğu karışık yaratıklar gibi yine Mısır ve Mezopotamya sanatlarında M.Ö. 4000’e kadar gider. Antik Mısır’da firavunun resmi egemenlik simgesi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Sphinkse benzer bir gelişim sürecinin ardından, Hellen sanatındaki ilk görünüşü yaklaşık M.Ö. 8. yüzyıla denk gelir. Artık Yunan mitolojisi içerisindeki bu karışık yaratığı kazan ataçlarında, hayvan frizlerinde ve mücadele sahnelerinde sık sık görürüz.
İskitlerin kutsal altınlarını korumasına benzer bir çok koruyucu görevler üstlendiği efsaneler vardır. Mezar yapılarını koruduğuna da inanılır.
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >