Blog

Şuu27

Antik DNA, Hunların Kökenlerini Ortaya Çıkardı

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  Antik DNAHiung NuHunMoğolistanXiongnu



Antik DNA, Hunların Kökenlerini Ortaya Çıkardı

Avrupa Hunları, Roma İmparatorluğu’nun çöküşüne katkıda bulunan göçebe bir topluluk olarak biliniyor. Ancak, onların kökenleri bugüne kadar büyük ölçüde bir bilinmiyordu.

 

www.arkeofili.com

 

Yeni DNA analizleri, uzun zamandır tartışılan dördüncü yüzyıl Avrupa’sındaki Hunların oldukça farklı kökenlerden geldiğini gösterdi.

 

Budapeşte, Népfürdo Caddesi’ndeki (Macaristan) Hun dönemi “doğu tipi” mezarın kazı fotoğrafı. C: Boglárka Mészáros, BHM Aquincum Müzesi

Avrupa Hunları, Roma İmparatorluğu’nun çöküşüne katkıda bulunan göçebe bir topluluk olarak biliniyor. Ancak, onların kökenleri bugüne kadar büyük ölçüde bir bilinmiyordu.

Yeni bir çalışmaya göre ise, 5. ve 6. yüzyıldan kalma Hun iskeletlerinden elde edilen antik DNA, bu grubun karmaşık ve çeşitli bir yapıya sahip olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmacılar, Hunların Moğolistan’daki Xiongnu (Hiung-nu) İmparatorluğu ile bazı bağlantıları olduğunu ancak tek bir kökene indirgenemeyecek kadar karışık bir soydan geldiklerini belirledi.

Hunlar ve Xiongnu Arasındaki Genetik Bağlantılar

PNAS dergisinde yayımlanan çalışmada, araştırmacılar 370 iskeletin genomlarını analiz ederek, 4. ve 5. yüzyıllarda Avrupa’da yaşayan Hunlar ile MÖ 200 – MS 100 yılları arasında zirveye ulaşan Orta Asya’daki Xiongnu gibi göçebe gruplar arasındaki bağlantıları inceledi. Ancak sonuçlar, Hunların genetik olarak son derece çeşitli olduğunu gösterdi.

Hunların kökeni tarihçiler arasında yüzyıllardır tartışma konusu. Pek çok uzman, Hunların Xiongnu’nun torunları olabileceğini, çünkü her iki grubun da benzer yaylar ve oklar kullanmasının yanı sıra kafatası şekillendirme pratiğini paylaştığını öne sürmüştü. Ancak, 2024 yılında Science Advances dergisinde yayımlanan bir çalışma, Xiongnu’nun da oldukça genetik çeşitliliğe sahip olduğunu ortaya koydu.

Yeni çalışmada, Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü’nden arkeogenetikçi Guido Gnecchi-Ruscone ve ekibi, genetik verileri üç gruba ayırarak inceledi:

1- Xiongnu döneminde (MÖ 209 – MS 98) doğu Avrasya steplerine gömülen bireyler,
2- İkinci ila altıncı yüzyıl arasında Orta Asya’da ölen bireyler,
3- Dördüncü ila altıncı yüzyılda modern Macaristan’ı da içine alan Karpat Havzası’nda Hun tarzı gömülen bireyler.

Araştırmacılar, bu genomları kimlikten gelen soy (identity by descent – IBD) segment paylaşımı adı verilen bir yöntemle inceledi. Bu yöntem, ortak bir atadan miras kalan uzun DNA segmentlerinin iki veya daha fazla kişi arasında paylaşılıp paylaşılmadığını belirlemeye dayanır.


Árpás’ta (Macaristan) 5. yüzyıla ait doğu tipi bir mezarda bulunan altın hayvan heykelciği. C: Rómer Flóris, Sanat ve Tarih Müzesi

Bu analiz, üç grup arasında bazı akraba bireylerin bulunduğunu ancak her grubun kendi içinde daha yakın akrabalıklara sahip olduğunu gösterdi. Dört yüzyıllık bir zaman diliminde Orta Asya steplerinden Karpat Havzası’na kadar uzanan 97 birey arasında genetik bağlantılar tespit edildi, bu da bu göçebe grupların Trans-Avrasya genetik ilişkilerini sürdürdüğünü gösteriyor.

Ayrıca, yüksek statülü iki Xiongnu bireyinin doğrudan bazı Hun dönemi bireylerinin ataları olduğu tespit edildi. Bu, Xiongnu ile Hunlar arasında bir genetik bağlantı bulunduğuna dair doğrudan bir kanıt sundu. Ancak araştırmacılar, çalışmadaki Hunların çoğunun büyük ölçüde farklı miktarlarda Kuzeydoğu Asya kökenli genetik mirasa sahip olduğunu belirtti.

“Avrupa’daki Hun nüfusu genetik olarak son derece heterojendi” diye yazan araştırmacılar, “Birkaç doğrudan genetik bağlantı dışında, bu dönemde daha büyük doğu Avrasya/step kökenli toplulukların varlığına dair kanıt bulamıyoruz” diyor.

Hunların Sosyal Yapısı Hâlâ Bir Bilmece

Önceki DNA analizleri, Xiongnu toplumunda elit kadınlar arasındaki evlilik ittifaklarının önemli olduğunu göstermişti, ancak Hunların sosyal yapısı henüz yeterince incelenmiş değil.

Gnecchi-Ruscone, “Nadir ve istisnai Hun dönemi doğu tipi mezarlarda hem erkek hem de kadın bireyler bulduk” diyor. “Ancak, Hun toplumunun sosyal yapısını anlamak için elimizde yeterli veri yok çünkü çok az birey üzerinde çalışma yapabiliyoruz.”


Macaristan’ın Pusztataskony kentindeki Hun dönemine ait bir mezarda bulunan kafatası modifikasyonuna sahip bir kadının kafatası, Moğolistan’daki Xiongnu elit mezarlarıyla doğrudan ilişkilendirilebilir. C: Tamás Hajdu, Eötvös Loránd Üniversitesi

Bununla birlikte, çalışmada özellikle dikkat çeken bir iskelet, beşinci yüzyılın ilk yarısında Macaristan’daki Pusztataskony bölgesinde gömülmüş, 35 ila 50 yaşları arasındaki bir Hun kadınına ait. Bu kadının kafatası yapay olarak uzatılmıştı ve altın küpelerle birlikte gömülmüştü.

“Bu kadın, incelediğimiz Xiongnu dönemi elit bireylerinin soyundan gelen genetik hatlara sahip kişilerden biri” diyen Gnecchi-Ruscone, Hunlar arasında kafatası şekillendirme pratiğinin nesiller boyunca sürdüğünü düşündüklerini belirtiyor.

Hunlar Tek Bir Göç Dalgasıyla Gelmedi

Araştırmacılar, 370’li yıllarda Doğu Avrupa’ya göç eden Hunların genetik ve kültürel açıdan oldukça farklı gruplardan oluştuğu sonucuna vardı.

Bu durum, Hunların tek bir uzun mesafeli göç dalgası ile Avrupa’ya geldiği fikrinden ziyade, daha karmaşık bir göç ve karışım sürecinin yaşandığını gösteriyor.


Live Science. 24 Şubat 2025.

Makale: G.A. Gnecchi-Ruscone, Z. Rácz, S. Liccardo, J. Lee, Y. Huang et al. 2025.

 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için