Blog

Kas18

Aztek Ölüm Düdükleri İnsanlarda Dehşet Verici Bir Etki Yaratıyordu

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  AztekDüdükKurbanRitüel



Aztek Ölüm Düdükleri İnsanlarda Dehşet Verici Bir Etki Yaratıyordu

Araştırmacılar, bu ürkütücü enstrümanların modern dinleyicilerin beyinleri üzerindeki etkisini ilk kez analiz ederek, bu seslerin işitsel korteksi yüksek bir alarma geçirdiğini ortaya koydu.

 

Erman Ertuğrul - www.arkeofili.com

 

Korkunç sesler çıkaran bu Aztek enstrümanının, savaş meydanında düşmanların yüreğine korku salmak için kullanılmış olabileceği düşünülüyor.

 

 

Berlin’deki Etnoloji Müzesi koleksiyonundan iki orijinal kafatası düdüğü örneği. C: Claudia Obrocki

İnsan kurban etmek, savaş ve insan kafataslarından yapılmış kulelere olan tutkularıyla bilinen antik Aztekler, eğlencenin farklı bir tanımını yapmış gibi görünüyor. Buna ek olarak, bu Kolomb Öncesi imparatorluk kurucuları, favori aktivitelerini, korkunç bir “ölüm çığlığı” çıkaran ve duyanların tüylerini diken diken eden, kafatası şeklinde düdüklerle gerçekleştirmiş olabilir.

Araştırmacılar, bu ürkütücü enstrümanların modern dinleyicilerin beyinleri üzerindeki etkisini ilk kez analiz ederek, bu seslerin işitsel korteksi yüksek bir alarma geçirdiğini ortaya koydu.

“Deneylerimize katılan insanlar, kafatası düdüklerinin seslerini oldukça olumsuz olarak değerlendirdi ve çoğunlukla onları korkutucu ve itici olarak nitelendirdi. Bu durum, acil tepki eğilimlerini tetikleyip devam eden zihinsel süreçlere müdahale edebilir” diyor çalışma yazarları. Nörogörüntüleme teknikleri kullanan araştırmacılar, bu öznel deneyimin, korkutucu seslere yanıt veren alt seviyedeki işitsel korteks bölgelerinde “çok spesifik beyin aktivitesi” ile ilişkili olduğunu buldu.

Bugüne kadar, 1.250 ile 1.521 yılları arasına tarihlenen mezarlarda çok sayıda Aztek kafatası düdüğü örneği bulundu. Kil ile yapılmış bu küçük enstrümanlar, genellikle insan kafatası şeklinde tasarlanmış ve birçok hava akımının çarpışmasına izin verecek şekilde üretilmişti. Bu da “keskin, delici ve çığlık benzeri bir ses kalitesine” yol açıyordu.

“Ölüm düdükleri” olarak da adlandırılan bu antik çığlık makinelerinin, savaş sırasında düşmanları korkutmak için kullanıldığına inanılıyor. Bununla birlikte, kurban edilen kişilerin iskeletlerinin yanında sıkça bulunmaları, bu düdüklerin daha törensel bir işlevi olduğu yönündeki teorileri destekliyor.


Ölüm düdükleri kurban edilenlerin mezarlarında bulunuyor. C: Wikimedia Commons

Örneğin, bazı uzmanlar, ölüm düdüklerinin, Azteklerin kurbanların ruhlarının indiğine inandığı yeraltı dünyası Mictlan‘ın keskin rüzgârlarını taklit etmek için tasarlanmış olabileceğini düşünüyor. Diğerleri ise sesin, insanları ölülerin kemiklerinden yaratarak var eden Aztek Rüzgar Tanrısı Ehecatl’i temsil ettiğini öne sürüyor.

Daha derin bir anlayış geliştirmek amacıyla, araştırmacılar modern Avrupalı gönüllülerle bir dizi psikoakustik deney gerçekleştirdi. Katılımcıların ölüm çığlığı sesine verdikleri nörolojik ve psikolojik tepkileri kaydeden ekip, beynin bu sesi sınıflandırmakta zorlandığını ve sesin “doğal-yapay bir hibrit kaynağa sahip” olarak algılandığını belirledi.

“Kafatası düdüğü sesleri, doğa ve teknolojinin ürettiği diğer tedirgin edici ve ürkütücü sesleri taklit ederek zihinsel dikkati çekiyor” diyor yazarlar. Ayrıca, bu seslerin işitsel sistemde duygusal bir anlam kodlamasına neden olduğunu ve ön-insular-parietal beyin sistemlerinde daha yüksek düzeyde işitsel biliş ve sembolik değerlendirmelerle ilişkilendirildiğini ekliyorlar.

Başka bir deyişle, ölüm düdüğünün korkutucu belirsizliği, beynin sesin sembolik anlamını belirlemeye çalışmasıyla hayal gücünü ateşliyor. Araştırmacılar, bu düdüklerin “ritüel bağlamlarda, özellikle de kurban ayinleri ve ölülerle ilgili törenlerde kullanılma olasılığının çok yüksek” olduğu sonucuna varıyor.

Örneğin, araştırmacılar, “kafatası düdüklerinin insan kurbanlarını ya da törensel izleyicileri korkutmak için kullanılmış olabileceğini” öne sürüyor.


IFL Science. 16 Kasım 2024.

Makale: Frühholz, S., Rodriguez, P., Bonard, M. et al. (2024). 

 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için