Blog

Nis19

Bu Boynuz, Önce Savaş Baltası Sonra Zıpkın Olarak Kullanılmış

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  BaltaBoynuzİsveçNeolitikStrandvägenVättern GölüZıpkın



Bu Boynuz, Önce Savaş Baltası Sonra Zıpkın Olarak Kullanılmış

Kızıl geyikten (Cervus elaphus) gelen boynuz yaklaşık 10,7 cm uzunluğunda ve 2,1 cm genişliğinde. Boynuzun oyuklarında bulunan ziftin radyokarbon tarihlemesi, onun yaklaşık 7.500 yıllık olduğunu ortaya koyuyor.

 

www.arkeofili.com

 

İsveç’te bulunan yaklaşık 7.500 yıllık olan süslemeli bir geyik boynuzu, önce savaş baltası, ardından balıkçılık zıpkını olarak kullanılmış.

İsveç’ten zengin bir şekilde süslenmiş boynuzun farklı görünümleri. C: Peter Zetterlund/National Historical Museums

Araştırmacılar boynuzu sekiz yıl önce bulmuş olsalar da, ancak şimdi yeni teknolojilerle inceleme fırsatı bulabildiler.

“Muhtemelen bir balta olarak kullanılmış” diyor çalışmanın yazarlarından, Lund Üniversitesi’nden arkeolog Prof. Lars Larsson. “Bugünkü Danimarka’da ağır kullanımdan hasar görmüş birçok geyik boynuzu baltası örneği var”. Bu hasarlar, bu tür baltaların savaşlarda kullanıldığını gösteriyor.

Çalışmaya dahil olmayan İsveç’teki Stockholm Üniversitesi’nden arkeolog Sara Gummesson, “Strandvägen alanı, İsveç’in en büyük Mezolitik yerleşimlerinden biri ve bu bölgede organik materyallerin genellikle bozulmasından dolayı burası oldukça benzersiz” diyor.

İsveç’teki yüksek asitli topraklar, organik materyallerin bozulmasına neden oluyor. Ancak Strandvägen alanı, bu tür materyallerin su altında korunması ve daha az asitli kaya zemininde yer alması sayesinde istisnai bir şekilde korunmuş durumda.

Daha önce bölgede yapılan radyokarbon tarihleme, Strandvägen yerleşiminin MÖ 5.800 ile MÖ 5.000 yılları arasında iskan edildiğini gösteriyor. Bu yerleşim, göze çarpan buluntularıyla bilinen ve aynı dönemde yerleşim görmüş Kanaljorden adlı başka bir önemli arkeolojik alanın karşı kıyısında yer alıyor.

Prof. Larsson, “Bu yerleşim, İsveç’in ikinci en büyük gölü olan Vättern Gölü’nün tek çıkışının hemen yanında yer alıyor” diyor. “Avcı-balıkçı-toplayıcı gruplar, bu göl çıkışında yaşamış, çevredeki ormanlardan avcılık ve gölden balıkçılık yaparak geçinmişler.”


Boynuz üzerindeki süslemenin bir bölümü. C: Lars Larsson

Daha önceki kazılarda mezarlar, evler, atölyeler ve çok sayıda kemik ve boynuz alet ortaya çıkarılmıştı. Ancak bu boynuz, Larsson’a göre “şimdiye kadar bulunanlar arasında en süslü olanı.”

Kızıl geyikten (Cervus elaphus) gelen boynuz yaklaşık 10,7 cm uzunluğunda ve 2,1 cm genişliğinde. Boynuzun oyuklarında bulunan ziftin radyokarbon tarihlemesi, onun yaklaşık 7.500 yıllık olduğunu ortaya koyuyor.

Baltadan zıpkına

Boynuzun geçmişini daha iyi anlamak isteyen Larsson ve İsveç Ulusal Tarih Müzesi’nden arkeolog Fredrik Molin, nesneyi dijital mikroskopla incelediler.

Analiz, boynuzun önce düzleştirilerek yüzeyinin pürüzsüz hale getirildiğini, ardından çakmaktaşı bir aletle karmaşık tarak benzeri desenlerle oyulduğunu gösterdi. Bu oymaların içine katran sürülerek desenler daha da vurgulanmıştı.

Desenlerin bazıları daha az özenli görünüyordu ve yeni süslemeler için önceki desenler törpülenmişti; bu da farklı zanaatkarların çalıştığını ve bazılarının diğerlerinden daha yetenekli olduğunu gösteriyor.


Boynuz eserindeki süslemelerin bir çizimi. C: Peter Zetterlund/National Historical Museums

Boynuzlar, keskinleştirilmiş taş veya kemik bıçaklara sap olarak kullanılıyordu ve aşırı kullanıldığında belirli kırılma desenleri gösteriyorlardı. Bu boynuzda da o tipik kırılma izleri mevcut ve Larsson’a göre bu, onun muhtemelen savaşta balta olarak kullanıldığını gösteriyor.

Boynuzdaki daha sonraki kırılmalar ise, onun zıpkına dönüştürülmüş olabileceğini düşündürüyor. Bu, alanda yaygın olarak bulunan diğer nesnelerle de uyumlu.

Gummesson bu konuda şunu ekliyor: “Bugün bir nesne bozulduğunda çoğumuz yenisini alırız. Ama bu durum, çok yakın zamana kadar geçerli değildi.”

Boynuzun, değerli eşyalar ve insan kalıntılarıyla birlikte gömülmüş olması, onun sonunda bir tür adak olarak toprağa verildiğini düşündürüyor.

“Bir nesne zaman içinde kullanım amacını değiştirmiş, ona yeni anlamlar yüklenmiş, onarılmış ve farklı şekillerde değer verilmiş olabilir. Hatta bir kişinin yaşam süresinden bile daha uzun süre önemini korumuş olabilir” diyor Gummesson.


Live Science. 17 Nisan 2025.

 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için