Blog
İncil'de adı geçen Bethsaida köyü ve Havari Petrus'un evi bulundu mu?
Arkeoloji Sanat Yayınları - Yaşar İliksiz - Eğitmen - Tarihçi - Yazar
Taberiye Gölü'nün kıyısındaki el-Araj arkeolojik alanında gerçekleşen arkeoloji kazılarında ortaya çıkarılan ve Havariler Kilisesi olduğu savunulan tarihi Bizans yapısının Hz. İsa'nın havarilerinden İlk Papa kabul edilen Simun Petrus'un evinin üzerine yapılan kilise olduğu savunuluyor ki buna göre İncil'de Bethsaida olarak geçen köy de bulunmuş oluyor.
İsa Peygamberin on iki havarisinden Simun Petrus, M.S. 64 yılında günümüz İtalya'sının Roma şehrinde öldü ve daha sonra Roma Katolik Kilisesi tarafından, 12 Havarinin lideri olduğu varsayılarak İsa'nın varisi ve ilk Papa ilan edildi. Aynı zamanda Havari Andreas'ın kardeşi olan Aziz Peter'in mezarının bugün Vatikan'da olduğu biliniyor. Ancak nerede doğduğu konusunda Hıristiyan aleminde fikir birliği yok.
Havari Petrus'un nerede doğduğu Yeni Ahit'te belirsiz. Yaklaşık 1700 yıllık Hıristiyan geleneği onun Bethsaida'da (Julias olarak da bilinir) doğduğunu savunurken, 1921 yılında Peder Gaudence Orfali, onun Kefernahum'da (Capernaum) doğduğunu savunan bir teori ortaya attı.
Kefernahum, günümüz İsrail devletinin sınırları içerisinde kalan Taberiye Gölü kıyısındaki tarihi bir köy ve İncil'de İsa'nın cinlerin ele geçirdiği bir adamı kurtarmak için gittiği köy olarak zikredilmektedir.
Julias olarak da bilinen Bethsaida'da İncil'de İsa'nın su üzerinde yürüdüğü, kör bir adamı iyileştirdiği ve 5.000 kişiyi iki balık ve beş somunla doyurduğu yer olarak geçer ve Taberiye Gölü kıyısında olduğu belirtilir. Ancak bu köyün tam olarak neresi olduğu bugün bilinmemektedir. 2000 yıl önce ünlü olmasına rağmen konumu unutulmuştur. Taberiye Gölü (Celile Denizi) kıyısında, İncil'deki Bethsaida olduğu tahmin edilen iki arkeolojik alan yer almaktadır: e-Tell ve el-Araj. Her ne kadar bugünkü Messadiye köyünün de Bethsaida olduğunu savunanlar olmuşsa da oradaki yerleşimin daha sonraki bir zaman diliminde başladığı anlaşılmış ve adaylıktan çıkarılmıştır).
İlahiyatçı Profesör R. Steven Notley, son arkeolojik keşiflerle, tartışmanın bittiğine inanıyor ve Aziz Petrus'un doğduğu yer konusundaki davanın artık kapanması gerektiğini savunuyor.
İsrail'in kuzeyindeki Taberiye Gölü'nün kuzeydoğu kıyısındaki el-Araj arkeolojik alanında 2016 yılından beri Kinneret Koleji'nden arkeolog Prof. Mordechai Aviam ile birlikte kazılara katılan New York'taki Nyack Koleji tarihçisi, Yeni Ahit ve Hıristiyan Kökenleri uzmanı Profesör R. Steven Notley, "Tarihi, dini ve arkeolojik bulguları bir araya getirdiğimizde görüyoruz ki Havari Petrus, Hıristiyan geleneğinin savunduğu gibi, Bethsaida'lıydı" diyor.
El-Araj'daki kazılar, en azından yağmurla taşan göl ve yakınlardan geçen nehrin suları altından kurtulduğu zamanlarda sürüyor.
Bethsaida olabileceği savunulan bir diğer alan Nebraska Omaha Üniversitesi'nden Prof. Rami Arav tarafından kazılan el-Araj'ın birkaç kilometre kuzeyinde ancak biraz daha yüksek rakımdaki e-Tell.
bir Demir Çağı şehrinin kalıntıları da bulunan E-Tell, İsrail hükümeti tarafından onlarca yıl önce Bethsaida olarak kabul edilmişti. Ama o zaman, el-Araj'daki keşiflerden önceydi.
Prof. Rami Arav, E-Tell'in Geshur krallığının başkenti olduğuna inanıyor. Daha sonra Roma dönemine ait kalıntılar var ama o çalıştığı yerin Bethsaida olduğu konusunda Prof. Notley ve Prof Amiad kadar iddialı değil.
Profesör R. Steven Notley,, "El-Araj'da beşinci yüzyılın sonlarında veya altıncı yüzyılın başlarında inşa edilmiş bir Bizans bazilikasının kalıntılarına ulaştık. Burası Hıristiyan kaynaklarında Havariler Kilisesi olarak tanımlanan bina olmalı ki Hıristiyan geleneğine göre Petrus ve Andreas'ın evinin üzerine inşa edilmişti. Kefernahum'da (Capernaum) böyle bir binanın kalıntısı yok. Celile Denizi veya Kinneret Gölü olarak da Taberiye Gölü kıyısındaki köylerden Roma döneminde inşa edilen tek görkemli manastır kalıntısı burada" diyerek tezinin doğruluğunu savunuyor.
"İsrail'de son yıllarda yağan şiddetli kış yağmurlarının el-Araj'ı ıslatmakla kalmadı, onu resmen çamura boğdu, ortalık göle döndü, kazılara başlayabilmek için uzun süre yaz sıcağında suların buharlaşmasını bekledik. Yağışlı geçen bir kaç kıştan sonra köyün sular altında kalması, Bethsaida'nın ortadan kaybolmasının gizemini de açıklayabilir" diyen Prof. Notly, "Bethsaida, üçüncü yüzyılın sonlarına kadar tarihi kayıtlarda görünüyor ama ardından yaklaşık 2 bin yıl boyunca kayıtlardan kayboluyor. En son Kayserya (Caesarea) Piskoposu Eusebius Pamphili, M.S 305'te buradan bahseder. Daha sonra hiç bir kaynak bu köyden bahsetmiyor. Kazılara başladığımızda buradaki harabelerin amur katmanları altında olduğunu gördük. Arkeolojik ve tarihi kanıtlar gösteriyorki dördüncü yüzyıldaki bir zamandan diliminde alan sularla kaplıydı. Sular geri çekildiğinde Bizanslılar kiliseyi yerel inançlara göre Petrus'un evinin bulunduğu yere inşa ettiler. Roma döneminde Bethsaid'nın (Julias) tekrar terk edilmesinin nedeni göl sularının seviyesinin yükselmesi olmalıdır. Evlerin zeminleri ıslanmaya başladığında köy tekrar terk edilmiş olmalı." açıklamasında bulundu.
"Aziz Peter aslında kilisenin bulunduğu yerde yer alan evde mi yaşamıştı?" diye soran Prof. Notly, kendi sorusunu şöyle yanıtlıyor: Bazilikanın altında birinci yüzyıldan kalma bir ev kalıntısı bulsak bile, ona ait olup olmadığını bilemeyiz, çünkü o zamanlar insanlar evlerine "X burada yaşıyor" yazan tabelalar asmamıştı! Ama inançlara göre onun evi olduğuna inanılan yere bu kilisenin yapıldığına kesin gözü ile bakabiliriz. Bazilikanın Havariler Kilisesine ait olduğundan ve köyün Bethsaida olduğundan eminiz. Köy, Bethsaida'ya yapılan tarihsel referanslarla uyumludur; bazilikanın yapısı ve dekoru Bizans'a özgüdür. Yakınlarda başka aday da yok. Tabi Kefernahum'daki Sekizgen Kilise yapısı Octagon hariç tutulursa. Octagon bir bazilika değildir ve bu nedenle Havariler Kilisesi olamaz"
Prof. Notley, arkeolog Prof. Aviam ile birlikte el-Araj'ı Petrus'un memleketi Bethsaida ve bazilikayı Havariler Kilisesi olarak savunmalarını destekleyen 3 önemli tarihi kanıt sunuyor:
" Birincisi; Havariler Kilisesi'ne dair bilinen en eski kayıt sekizinci yüzyılda Kutsal Toprakları ziyaret eden Aziz Willibald'a aittir. Ancak, daha öncesinde Bethsaida'ya dair iki olası referans vardır. Biri 530 yılında Theodosius adında bir hacı tarafından, diğeri ise 570 yılında daı bilinmeyen ama açıkça Bethsaida'ya atıfta bulunan “Piacenzalı hacı” tarafından yapılmıştır. Bu konuya ileride geri döneceğiz.
İkincisi; Sekizgen kilisenin, Aziz Peter'ın evinin üstüne kurulan mabed olarak tanımlanması, Peder Gaudence Orfali'nin hac tanıklıklarını yanlış okumasına dayanan bir 20. yüzyıl iddiasıdır. Orfali, Petrus'un Bethsaida'daki evini tanımlayan Bizans sonrası kayıtlarını benimsedi ve o kayıtlar da onu Capernaum'daki Sekizgen'e yönlendirdi. Modern zamanlarda bu versiyonunun neden bu kadar kabul gördüğü bir muamma. Papa Benedict XVI bile 2006'da Peter'ın Capernaum'dan değil Bethsaida'dan geldiğini yineledi.
Üçüncüsü; Yaklaşık 2.000 yıllık Hristiyan geleneğinin savunmasıdır. Donatus Baldi'nin 17. yüzyıla kadar hac raporlarından derlenen “Kutsal Yerler El Kitabı”nda Bethsaida'ya sekiz sayfa ayrılır. Düzenli ve tutarlı bir şekilde buradan Petrus'un evi olarak bahseder. Aksine,, Peter'ın Capernaum'daki evine atıfta bulunulmaz. Orfali'nin Petrus'un Capernaum'daki evi ile ilgili iddasını tek başına başlattığı 1921'den beri neden kimsenin bunu gündeme getirmediği hakkında hiçbir fikrim yok.
Aslında Yeni Ahit Petrus'un evi konusunda tutarsızdır. Markos, İsa'nın Kapernahum'daki bir havrayı ziyaret ettiğini ve sonra Simun ve Andreas'ın evine gittiğini aktarır: “Kefernahum'a gittiler ve Sebt günü geldiğinde İsa havraya girdi ve öğretmeye başladı. ... Sinagogdan ayrılır ayrılmaz, Yakup ve Yuhanna ile birlikte Simun ve Andreas'ın evine gittiler” Markos 1:21 … 29. (“Simon”, havarinin adını “Petrus” olarak değiştirmeden önceki asıl adıydı.)
Luka daha az nettir: “Ve [İsa] Celile'nin bir şehri olan Kapernahum'a indi; ve Şabat günü onlara öğretiyordu. … Sonra kalkıp havradan çıktı ve Simun’un evine girdi” (Luka 31…38). Bu Petrus olabilir, ancak emin olamayız çünkü Luka'nın müjdesinde havari olmayan Simon adında başkaları da vardı (örneğin, Luka 7:36-50).
Ancak Yuhanna şöyle diyor: “Filip, Andreas ve Petrus gibi, Beytsayda kasabasındandı” – Yuhanna 1:44.
Tabi Orfali, sekizgen kiliseyi Petrus Bazilikası olarak tanımladığında, o binadan başka aday da yoktu. Şimdi var ve bu alternatif ilkinin yanlış iddia olduğunu gösteriyor.
Daha önce de belirtttiğim gibi Bethsaida üçüncü yüzyılda görünüşte buharlaştı. Daha sonra 724 yılında, Emevilerin Kutsal Toprakları fethinden yılmayan Willibald adında bir Bavyera piskoposu Celile Denizi'ne hac ziyareti yaparken oradan söz etti. Ancak onun kayıtları da hatıralarının bulanık olduğunu gösteriyor. Kafası karışık.
Güzergahında şunlar yazıyor: “Denizin (Tiberias) çevresini dolaştılar ve Magdala köyünden Capernaum köyüne gittiler. … Ve, Petrus ve Andreas'ın geldiği Bethsayda'ya gittiler. Eskiden evlerinin olduğu yerde şimdi bir kilise (ecclesia) var. Bir gece orada kaldılar ve ertesi sabah, Rabbimizin şeytanları iyileştirdiği ve şeytanı bir domuz kulağına gönderdiği Chorazin'e gittiler. “
Aslında İncil'e göre İsa'nın şeytan çıkarma mucizesini Chorazin'de değil, Kursi'de gerçekleştirmiş olması gerekiyordu. Willibald muhtemelen Chorsia'yı (Kürsi) Chorazin ile karıştırdığını ve bunu yapan tek kişinin kendisi değil. Chorazin'de Hıristiyan şeytan çıkarma geleneği yoktur. Görünüşe göre Chorazin'in bir kilisesi de yoktur.
Willibald'ın hatası neden önemli? Orfali'den ilham alan modern bilim adamları, Willibald'ın Bethsaida'daki bir Bizans kilisesi tanımını Capernaum'daki Sekizgen'le “düzeltme” eğiliminde. Bavyeralı hacının nereye gittiğini doğru bir şekilde hatırlamadığını varsayıyorlar. Bense Willibald'ın seyahat programında hata yapmadığından, yalnızca Kursi (Chorsia) ile Chorazin adlarını karıştırdığından eminim. O bir kilise (ecclesia) ziyaret etti ama Capernaum'da değil, yazdığı gibi Bethsaida'da.
Oradan ondan önce söz eden iki hacıa daha var ki başta belirtmiştim. Theodosius 530'da açıkça Bethsaida'dan söz etti, bu da onun zamanında onun dikkatini bu yere çekmeye hizmet eden bir şey olduğu anlamına gelir. Ondan kırk yıl sonra, adı zamanla kaybolan başka bir hacı Celile Denizi'ne gitti. Bu adı bilinmeyen hacı, İtalya'nın Piacenza kentinden geldi ve şunları yazdı:
“Sonra, denizin suyu taze olmasına rağmen, doğal olarak tuzlu su ile dolup taşan sıcak banyoların bulunduğu Tiberias şehrine geldik. Denizin çevresi 60 mildir. Ayrıca Capernaum'a ve şimdi sadece bir bazilika olan Aziz Petrus'un evine geldik"
Piacenza hacısının orijinal güzergahına sahip değiliz. Tarihçilerin sahip oldukları, ifadelerinde değişiklik gösteren kopyalarıdır. Ancak bu varyantlardan bazıları bariz bir şekilde şunu yazıyor: "Kaperneum'a ve ardından bugün bir bazilika olan Petrus'un evine geldik."
Yani, Piacenzalı hacı, Capernaum'dan değil, Peter'ın Bethsaida'daki evinde inşa edilen bazilikadan bahsediyordu. Peter'ın evi üzerine inşa edilen bazilikaya ilişkin bilinen en eski referans Willibald'ın değil, onunkidir. Ayrıca, Yunan, Latin ve Süryani gelenekleri de dahil olmak üzere uzun süredir devam eden Hıristiyan geleneğinin ağırlığı, sürekli olarak Petrus'un Bethsayda'dan selamladığından bahseder.
Ayrıca Piacenza hacısının bazilikaları gördüğü yerle ilgili açıklamaları, ünlü altıncı yüzyıl Madaba Kutsal Topraklar Haritasına uymaktadır. Açıkça, Piacenza hacısı, bir bazilikadan bahsettiğinde, sekizgen bir kiliseyi değil, bazilika mimari tarzındaki bir binayı kastediyor.
Peki Sekizgen kilise bir bazilika değilse, nedir? Beşinci yüzyıldan kalma bir kilisedir ancak Petrus'un evi ile ilişkili değildir. Hayal gücümüzün sınırı yok. Kimbilir belki Sekizgen Kilise Petrus'un kayınvalidesinin evidir veya kutsal yazıya göre İsa tarafından iyileştirilen engellileri kormuak için yapılmış olabilir.
Ama şu bir gerçek ki Haçlılar zamanındaki savaşlarda Hz. İsa'nın zamanındaki olayların gerçek kanıtları tamamen ortadan kalktı. Kalanlar da Persler ve Müslümanlar tarafından yok edildi.
Bu şartlar altında El-Araj'ın, Havari Petrus'un evi olan Bethsaida'da olduğuna dair kesin bir kanıt elde edebilir miyiz. İmkansız gibi ama kazılar ilerledikçe ne bulacağımız da belli olmaz."
---------------------------------------
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >