Blog
Madagaskar’da 1.000 Yıl Önce Dev Kaplumbağa Yaşıyordu
Bilim insanları, Madagaskar’da ve Batı Hint Okyanusu’ndaki diğer adalarda yaşayan dev kaplumbağaların gizemli soyunu incelerken bu türü keşfettiler.
Buket Çağlayan - www.arkeofili.com
Bilim insanları, Madagaskar’daki kaplumbağaların evrim tarihini araştırırken daha önce bilinmeyen dev bir kaplumbağa türü keşfetti.
Batı Hint Okyanusu’nun yerli kaplumbağa türleri, canlı türleri renkli ve soyu tükenmiş türleri gri renktedir. Üstte, sağdan üçüncü kaplumbağa (gri) , yakın zamanda keşfedilen Astrochelys rogerbouri. C: Drawings by Michal Roessler and photo by Massimo Delfino
En az bin yıl önce Madagaskar’da dolaşan devasa bir kaplumbağa , onu ekosistemdeki mamutlara ve diğer büyük otçullara eşdeğer hale getiren bol miktarda bitki tüketiyordu. Yakın zamanda yapılan bir araştırma, şimdiye kadar keşfedilmemiş bu devasa kaplumbağanın tıpkı mamutlar gibi neslinin tükendiğini ortaya koyuyor.
Bilim insanları, Madagaskar’da ve Batı Hint Okyanusu’ndaki diğer adalarda yaşayan dev kaplumbağaların gizemli soyunu incelerken bu türü keşfettiler. Araştırmacılar, nesli tükenmiş kaplumbağanın tek bir kaval kemiğini (alt bacak kemiği) keşfettiler, nükleer ve mitokondriyal DNA’sını incelediler ve hayvanın Astrochelys rogerbouri adını verdikleri yeni keşfedilen bir tür olduğu sonucuna vardılar.
Türün adı, bir Fransız herpetolog ve Batı Hint Okyanusu’nun dev kaplumbağaları konusunda uzman olan merhum Roger Bour’u (1947-2020) onurlandırıyor.
Yeni bulunan türün ne zaman yok olduğu belli değil, ancak incelenen örnek yaklaşık 1.000 yaşında gibi görünüyor. Araştırmanın ortak yazarı Karen Samonds, “Teknoloji geliştikçe, genellikle bakış açımızı değiştiren farklı türde veriler sağlanabiliyor. Topluluğun yeni bir üyesini keşfetmek gerçekten heyecan verici.” diyor.
Batı Hint Okyanusu’ndaki volkanik adalar ve mercan adaları bir zamanlar dev kaplumbağalarla doluydu. 272 kilograma kadar çıkan bu hantal megafauna, doymak bilmez iştahlarıyla da olsa, ekosistemlerini büyük ölçüde etkiledi. Madagaskar’ın kuzeybatısındaki yemyeşil bir mercanada olan Aldabra’da bugün hala yaşayan 100.000 dev kaplumbağa, her yıl 11.8 milyon kg bitki maddesi tüketiyor.
O bölgeye özgü çoğu türün nesli artık insan faaliyetleri nedeniyle tükendi ve paleontologlar hâlâ bu eski kaplumbağaların hikayesini bir araya getirmeye çalışıyorlar. Bu devlerin antik DNA’sını analiz etmek, tarih öncesi ada yaşamına ışık tutan bir yol sağlıyor.
Dev kaplumbağa Astrochelys yniphora, Madagaskar’dan yeni keşfedilen soyu tükenmiş kaplumbağanın kardeş türü. C: Gerald Kuchling
Samonds, “Bu ada ekosistemlerinin başlangıçta nasıl olduğunu bilmek istiyorsak, genellikle büyük otlayan memelilerin işgal ettiği rolü üstlenen ekosistemin büyük, soyu tükenmiş üyeleri olan dev kaplumbağaları dahil etmemiz gerekir. Ve oynadıkları kilit rolü anlamak için kaç tane kaplumbağa olduğunu, nerede yaşadıklarını ve oraya nasıl geldiklerini anlamamız gerekiyor.” diyor.
Kaşifler 17. yüzyılda dev kaplumbağa fosilleri toplamaya başladığında, Madagaskar’ın yerli dev kaplumbağa popülasyonu çoktan yok olmuştu ve onların akrabaları Mascarene takımadalarında ve Granitik Seyşeller’de ağır ağır ilerliyordu. Avrupalı denizciler, kaplumbağaları yemek ve “kaplumbağa yağı” için topladılar ve uzaklardaki Aldabra’da yaşayanlar dışında hepsi 19. yüzyılda yok olmuştu.
Bu hayvanların geçmişlerini rekonstrükte etmek modern paleontologlara düştü. Samonds, “Kaplumbağa kalıntıları doğal olarak parçalanmıştı ve bir kabuğun bir parçasından bir kaplumbağanın nasıl göründüğünü anlamak gerçek bir zorluk.” diyor.
Bilim insanları ayrıca kaplumbağa ticareti tarafından iyice karıştırılan fosil kayıtlarına anlam vermek için de mücadele ettiler. Mascarene’de bulunan belirli bir örnek gerçekten oraya mı aitti yoksa kalıntıları Granitik Seyşeller’den gelen bir gemi tarafından mı bırakılmıştı?
Günümüzün dev kaplumbağası Aldabrachelys gigantea, Seyşeller’deki Aldabra mercanadasında yaşıyor. C: Massimo Delfino
Samonds, “En nihayetinde bu fosillerin çoğu kullanılmadan ve incelenmeden bırakıldı.” diyor. Ancak Antik DNA analizindeki son teknolojik gelişmeler, Samonds ve meslektaşlarına kaplumbağa evrim tarihinin kara kutusunun içine bir bakış sağladı. “Artık bu teknolojiye sahip olmamız ve bu kırık fosil parçalarını iyi bir şekilde kullanmak için eski DNA’yı kullanabilmemiz heyecan verici.”
Çalışma için, Samonds ve meslektaşları, bazıları yüzlerce yıllık olan birkaç kaplumbağa fosilinden neredeyse eksiksiz mitokondriyal genomlar elde etti. Ekip, bu dizileri kaplumbağa soyu ve radyokarbon tarihlemesi ile ilgili önceki verilerle birleştirerek dev kaplumbağaların çeşitli Hint Okyanusu adalarına nasıl göç ettiğini açıklayabildi.
Örneğin, soyu tükenmiş Mascarene Cylindraspis soyunun, 33 milyon yıldan daha uzun bir süre önce, geç Eosen’de 33 milyon yıldan uzun bir süre önce Afrika’yı terk ettiği ve şu anda batık olan Réunion volkanik noktasını iskan ettiği görülüyor. Oradan, türler yerel adalara yayıldı ve bu da 4 milyon ila 27 milyon yıl önce beş Mascarene kaplumbağa türünün farklılaşmasına neden oldu.
Samonds, gelecekteki paleontolojik çalışmaların mevcut çalışmanın örneğini takip edeceğini ve Antik DNA analizlerini daha geleneksel metodolojilere dahil etmekten fayda sağlayacağını umuyor.
“Antik DNA’yı dahil etmek, kaç tane kaplumbağa türü olduğunu ve birbirleriyle ilişkilerinin ne olduğunu incelememizi sağladı. Ayrıca bu adalardaki kaplumbağaların orijinal çeşitliliğini görmemize yardımcı oldu. Bu konuları daha önce inceleyemezdik.”
Live Science. 12 Ocak 2023.
Makale: Kehlmaier, C., Graciá, E., Ali, J. R., Campbell, P. D., Chapman, S. D., Deepak, V., … & Fritz, U. (2023).
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >