Blog
2021 Türkiye’sinden 7 Talihsiz Arkeoloji Olayı
2021 Türkiye’sinden 7 Talihsiz Arkeoloji Olayı
www.arkeofili.com
Hem birbirinden heyecan verici arkeolojik çalışmaların yürütüldüğü, hem de birbirinden talihsiz arkeoloji olaylarının yaşandığı Türkiye’ye hoşgeldiniz.
Türkiye’de kültürel miras bilinci geniş bir kesime yayılabilmiş değil. Toplum olarak yabancı ülkelere kaçırılan kültürel varlıklar sinirimizi bozarken, yapılan definecilik faaliyetleri gayet normal karşılanıyor. Oysa ki bir eserin diğer ülkelere kaçırılma macerası çoğunlukla definecilik faaliyetiyle başlıyor.
Ancak ne olursa olsun, arkeoloji dünyasında yaşanan bu kadar kötü olay, arkeologlar tarafından yapılan bilimsel çalışmaları kesinlikle gölgede bırakmamalı. Güzel şeylerin de olduğunu görmek isterseniz sizi 2021 yılı Türkiye arkeolojik keşifleri görmeye davet ediyoruz.
7- Ayvalık’ta altın ararken şapel yıkmak
Balıkesir’in Ayvalık ilçesine bağlı Cunda Adası’da, Ai Dimitri Manastırı’nın 255 yıllık şapeli defineciler yüzünden yıkıldı.
Yıllardır definecilerin bölgede yaptığı kazılara şapel, daha fazla dayanamayıp yıkıldı. Araştırmacılar 2018 yılından beri şapelin apsis kısmında büyük defineci çukurları gördüklerini ve sürekli olarak yetkili kurumlara dilekçe yazdıklarını söylüyor. Hatta Ayvalık Tabiat Platformu şapelin kurtarılması için imza kampanyası başlatmış ve CİMER’e dilekçeler göndermişti. Dilekçelerde, doğal sit alanında ve korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli şapelin gün geçtikçe harap olduğu, duvarlarının her geçen gün yıkıldığı, taşlarının yok olduğu, belirsiz kişilerle farklı alanlarda kullanılmak üzere alındığı ve eski eserin tahrip edildiğinin belirtildiği vurgulanmıştı. Yetkililer muhtemelen önlem alacaktı ama uygun bir fırsat bulamadılar diyelim…
6- Bodrum’daki satılığa çıkarılan antik kent
Bodrum’daki Pedasa Antik Kenti’nin bir bölümünü de içine alan 170 dönümlük arazi 35 milyon TL’ye satışa çıkarıldı.
Bir Türkiye klasiği. Geçtiğimiz yıllarda bolca örneğini gördüğümüz antik yapı satma işini bu sene biraz daha ileri götürerek antik kentleri satışa koyuyoruz. Leleg Medeniyeti’nin 3.000 yıllık yerleşim yeri olan, içerisinde önemli arkeolojik kalıntıların yer aldığı antik kentteki arazi, bir emlak portalında satışa sunuldu. İlanda şöyle yazıyor: “Bodrum Konacık Pedasa’da 170 dönüm içinde kagir ev var. İçi temiz, oturmaya uygun, evin güneş enerjisi var. Zeytinli tarla olarak geçiyor. 1. Derece sit alanı.” Görüldüğü gibi güneş enerjisi gibi tüm özellikleriyle göz dolduran bir antik kent.
5- Göbeklitepe’de bir garip monolit hikayesi
Göbeklitepe yakınlarında araziye Göktürk alfabesiyle, ‘Ay’ı görmek istiyorsan gökyüzüne bak’ yazılı bir metal blok bulundu! ya da öyle mi?
Göbeklitepe’nin bulunduğu Örencik Mahallesi yakınlarındaki bir tarlada, sabah saatlerine üç metre uzunluğunda 45 cm genişliğinde metal bir blok bulundu. Tüm ajanslar haberi müthiş bir heyecanla paylaştı. Öyle ki, İl Kültür Müdürlüğü’nün ve güvenlik güçlerinin monoliti incelediği ve araştırdığı söylendi. Üstelik bu monolit, başka ülkelerde de esrarengiz bir şekilde oryaya çıkıp sonra kaybolmuştu. Göbeklitepe’de ortaya çıkması oldukça şaşırtıcıydı. Üstelik üzerinde Göktürkçe bir yazıtla! Çok geçmeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün muammalara son vererek bir can kurtaran gibi yetişti ve metal blokun üzerinde Göktürk alfabesiyle yazılan “Gökyüzüne bak, Ay’ı gör” ifadesini ‘Milli Uzay Programı Tanıtım Toplantısı’nda kullandı. Böylece her şey açıklığa kavuştu.
4- Defineciler Manisa’daki 2.700 yıllık tümülüsleri kazdı
Manisa’da UNESCO listesinde yer alan Bintepeler Lidya Tümülüsleri’nden ikisi, defineciler tarafından iş makinalarıyla tahrip edildi.
Bir yandan internet ortamında kültür varlıklarımıza dair kamu spotları yayınlanırken, bir yandan definecilik ve tahribat faaliyetleri hız kesmeden devam ediyor. Yaşanan ekonomik gerilim, Yılmaz Güney’in Umut filmindeki gibi insanları yapabileceklerinin sınırılarına kadar denemeye zorluyor. Definecilik ve kaçak kazı artık o kadar normal hale geldi ki, devasa iş makineleriyle, devasa tümülüsleri kazmak bile mümkün olabiliyor. Daha sonrasında ise bir hocamız şöyle yakarıyor: “Burası dünyanın en büyük tümülüs mezarlık bölgelerinden ve Türkiye’deki en özel arkeolojik alanlardan biri. Zaten bu bölge yaklaşık 2.700 yıl boyunca yağmalanmış, içleri boş. Ben soyulmayan tümülüs olduğunu düşünmüyorum. Dolayısıyla defineciler, boş yere buraları tahrip ediyorlar.”
3- Kütahya’da dua edilip adak adanan taş, antik agoraya aitmiş
Kütahya’daki Aizanoi Antik Kenti’nde, insanların ‘Yarın Dede’ diye ziyaret edip dua ettiği taşın, antik agoranın köşe sütunu olduğu anlaşıldı.
Anadolu’daki en iyi korunmuş Zeus Tapınağı’na ev sahipliği yapan Aizanoi Antik Kenti’nde, bir de Anadolu’nun en iyi korunmuş trajikomik olaylarından biri çıktı.
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi tarafından sürdürülen kazı çalışmalarında, antik kentin en önemli alanlarından olan ‘Agora’nın giriş kapısı ve mermer tabanı ortaya çıkartıldı. Yapılan çalışmalar sırasında, eskiden asfalt yol kenarında kalan mermer sütunun etrafı kazılınca, insanlar tarafından yıllardır ‘Yaren Dede’ olarak bilinen yerin mezar olmadığı ortaya çıktı. Çocuğu olmayanların adak adadığı ‘Yaren Dede’ olarak bilinen alanı ziyarete gelen insanlar, kazıldıktan sonra alanın farklı bir anlamı olduğunu görünce oldukça şaşırdı. Vatandaşlar yıllardır bu mermer sütuna adak adıyordu. Ancak yapılan kazılarda, antik Aizanoi kentinin agorasının köşe sütunu olduğu anlaşıldı.
2- İzmir’de Amazon yerlilerine ait kafalar ile kaçak ticaret yapmak
İzmir, Aliağa’da bir ev ve depoya düzenlenen operasyonda, çeşitli tarihi eserler ile birlikte, Amazon yerlilerinin küçülttüğü insan kafaları bulundu.
Artık Türkiye’deki tarihi eser kaçakçılığına veya ticaretine dair operasyonlarda sıradışı “şeyler” görmek mümkün. Mesela Amazon yerlilerinin, ritüellerinin bir parçası olarak işlemlerden geçirerek küçülttükleri kafalar! Jivaro yerlileri, öldürdükleri düşmanlarının başlarını kesip, içini boşaltarak, portakal büyüklüğüne getirip, boyunlarına asarak kahramanlık gösterisinde bulunuyordu. Tsantsa denen küçültülmüş kafalar, Ekvador ve Peru’daki kabilelerin uyguladığı bir ritüelin parçası. Tsantsa’lar, savaşta öldürülen düşmanların kafalarından hazırlanıyordu. Tsantsa’nın kurbanın ruhunu ve bütün tecrübelerini içerdiğine ve dolayısıyla sahibine güç verdiğine inanılıyordu. Şimdi ise bu kafalar Türkiye’de kaçakçıların elinde ve ticareti yapılıyor.
1- Niğde Kalesi’nde gezerken defineci çukuruna düşmek
Niğde Kalesi’nin avlusunda gezen bir kişi, altı metre derinlikte tünel kazan iki definecinin üzerine düştü.
Günümüzde adımınızı attığınız yere her zamankinden daha fazla dikkat etmeniz gerekiyor. Zira her an bir defineci çukuruna düşüp yaralanabilirsiniz. İşte tam da böyle bir olay Niğde’de yaşandı. Niğde Kalesi’nin avlusunda meydana gelen göçük, kaçak kazı amacıyla açılan yaklaşık 200 metre uzunluğundaki tüneli ortaya çıkardı. Kaleyi gezdiği sırada göçükten düşen kişi hastaneye kaldırıldı.
Bölgede inceleme yapan ekipler, kale surlarının dışındaki metruk evin içinden kalenin altına doğru yaklaşık 200 metrelik tünel kazıldığını belirledi. Yaralı kadın ilk ifadesinde aşağıda kazı yapan iki kişinin üzerine düştüğünü ve kendisi düşünce kazı yapan kişilerin kaçtığını söyledi.
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >