Buna önlem alamayan (!) Kültür ve Turizm Bakanlığı çareyi gişeleri özelleştirmekte buldu. Kuş uçurtulmuyor. Eskiden arkeolog, sanat tarihçi gibi ileride mesleğe müzeci olarak devam edecek pek çok üniversite öğrencisi müzelere öğrenci kartlarını gösterir girerdi. Hatta öğretim görevlileri müzelerde uygulamalı ders yapardı. Şimdi ücretsiz girmek mümkün olmadığından, bırakın dersleri ziyarete bile gidemiyorlar. Müzekart alanlar da aynı müzeye yılda iki kez girebildiklerinden müzelerde öğrencileri görmenin imkanı neredeyse yok gibi.
Bunun bir adım ilerisi ise çok daha fena bir durum ortaya çıkardı. Arkeolojik kazılarda bedava çalışan öğrenciler eserlerini buldukları müzelere parayla girmek zorundalar. Ağustos sıcağında günlerce, haftalarca hatta aylarca her türlü zor şartlar altında bir heykeli toprak altından bulup çıkaran o öğrenci, eser müzeye gittiğinde onu artık görmesi için ücret ödemek zorunda kalıyor.
Bir öğretim görevlisi geçen yıl Patara arkeolojik kazı heyetinde ismi olmasına rağmen, üstelik de arkeoloji alanında akademisyen kimliği de bulunmasına karşın kazı çalışmaları için gittiği ören yerine ücret ödeyerek girdi. Arkeoloji ya da sanat tarihi bölümlerinde öğretim görevlisi, öğrenci, lisans ya da yüksek yapanlar, emekli müzeciler, emekli arkeologlar hiç biri müzelere ücretsiz giremiyor. Oysa arkeolog kimlikleri ile Louvre, British Museum’a ücretsiz girebiliyorlar. Ama kendi ülkelerinde bu hak ellerinden alınıyor.
Yine arkeoloji bölüm başkanlığı yapan hocalarımızdan biri kazıda kendi çıkardığı bir heykelin yurt dışında vereceği seminerde bilimsel bir konuşma yapmak için hazırladığı sunumda kullanmak üzere müzede sergilenen heykelin fotoğraflarını çekmek istiyor. Müze kapısındaki görevli eski öğrencisi çıkıyor. Saygıyla hocasını karşılıyor. Eskilerden, hayattan, ordan burdan konuşup dertleştikten sonra hoca müzeye girmek istiyor. Lakin ‘’ücretsiz alamayız’’ tepkisi ile karşılaşıyor. Hoca şaşkın. Öğrenci mahcup; ‘’Sizi ücretsiz alırsam benim maaşımdan kesiyorlar çünkü kameradan takibi yapılıyor’’ deyince, hoca kendi bulduğu heykelin müzedeki fotoğraflarını çekmek için giriş ücretini ödeyip giriyor.
Akademisyenler artık isyan noktasına geldi. Birçoğu kazı başkanı görevi sıfatından dolayı bu duruma seslerini çıkarmasalar da birebir görüşmelerde bunu dile getirmekten çekinmiyorlar. Sanırım en büyük sorun da buradan kaynaklanıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile aramızı iyi tutalım, arkeolojik kazılara destek alamayız ya da kazımızı elimizden alırlar korkusuyla susuluyor. Haliyle de sorunlar gittikçe büyüyor ve işin içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Üniversitelerde 41 arkeoloji bölümü var. Bu öğrencilerin yaşadığı sıkıntıları dile getiren, arkeolog istihdamına destek verip sesini yükselten bir akademisyen hatırlıyor musunuz? Kastım akademisyenlerimizi kırmak, üzmek değil ama kendi sorunlarını yüksek perdeden dile getirmedikleri takdirde sadece ortaya her yıl binlerce işsiz arkeolog yetiştirirler.
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile TÜRSAB oturup bu soruna bir çözüm bulmaları gerekiyor. Arkeoloji, sanat tarihi bölümlerinde okuyan öğrencilerin kimliklerini beyan ettikleri takdirde müzelere girişleri ücretsiz biletle yapılmalı. Acil çözümlenmesi gereken bu sorun için TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy’a büyük görev düşüyor. Bilime, kültüre, arkeolojiye değer verdiğini düşündüğüm pratikliği ve çözüm üretici kişiliği ile yıllardır TÜRSAB’ın başında kalmayı başaran Ulusoy için buna çözüm üretmek tabiri caiz ise çocuk oyuncağı olacaktır.
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >