Blog

Eyl9

Kral Arthur’la İlişkilendirilen Anıt, Stonehenge’den Eski Çıktı

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  anıt mezarBritanyaKral ArthurritüelneolitikSakson



Adını, 1.500 yıl önce Britanya’yı işgale gelen Saksonlara karşı direnmiş olan Kral Arthur’dan alan anıtın, binlerce yıl önce yapıldığı keşfedildi.

Yazar:

Adını, 1.500 yıl önce Britanya’yı işgale gelen Saksonlara karşı direnmiş olan Kral Arthur’dan alan anıtın, binlerce yıl önce yapıldığı keşfedildi.

Batı İngiltere’de yer alan yapının yakınlarında yapılan kazılar, arazide önceden bir toprak tümülüs bulunduğunu gösterdi C: UKgeofan

Arkeologlar Batı İngiltere’deki gizemli bir taş mezarın 6.000 yıl kadar önceye tarihlendiğini ve vaktinde tüm bölgeyi kaplayan “törensel arazinin” bir parçası olduğunu belirtiyor. Mezar taşı efsanevi Kral Arthur’la ilişkilendirildiği için Arthur’un Taşı (Arthur’s Stone) olarak biliniyor.

Batı İngiltere’deki Herefordshire kontluğunun kırsalında yer alan yapının yakınlarında bu yıl yapılan kazılar, arazide önceden bir toprak tümülüs bulunduğunu, bu tümülüsün de yakınlardaki başka bir antik yapıya işaret ettiğini gösterdi. Manchester Üniversitesi’nden Julian Thomas, yapının, birkaç yüzyıl sonra, daha güneydeki tepeleri işaret edecek şekilde yeniden inşa edildiğini belirtiyor.

“Bu, törensel arazi Stonehenge’in veya Avebury’nin yakınlarında gördüklerimize benziyor; tek farkı çok daha erken bir döneme tarihleniyor olması.” diye belirtiyor Thomas. “Bu da bölgenin Neolitik Çağ’ın başlarında siyasî ya da politik olarak büyük öneme sahip olduğunu gösteriyor.”

Arthur’un Taşı, 23 tondan daha ağır devasa bir kapak taşı ile onu destekleyen dokuz dikey taştan meydana geliyor. Yapının altında yer alan geçidin çıktığı odanın bir mezar odası olduğu tahmin edilse de içeride herhangi bir insan kalıntısına rastlanmadı.

Yapının adı, 1.500 yıl önce Britanya’yı işgale gelen Saksonlara karşı direnmiş olan Kral Arthur’dan geliyor.

Yapılan kazılar Arthur’un taşının daha büyük bir törensel arazinin parçası olduğunu gösterdi. C: University of Manchester

Bölgede birkaç tarihi olay da meydana gelmişti: Bölge, 15. yüzyılda gerçekleşmiş Güllerin Savaşı sırasında, iki şövalyenin yaptığı düelloya sahne oldu; 1645 yılındaki İngiliz İç Savaşı sırasındaysa Kral Charles, askerleriyle beraber, burada akşam yemeği yedi. Ayrıca, Mysterious Britain isimli internet sitesine göre Arthur’un Taşı, C.S. Lewis’in yazdığı Narnia serisinde Aslan’ın kurban edildiği taş masaya esin kaynağı oldu.

Taş Masa

Kazı çalışmaları, bölgede inşa edilen ilk toprak tümülüsün Ölülerin Salonları (Halls of the Dead) olarak bilinen yapılara işaret ettiğini gösterdi. Bu yapılar 2013 yılında, Thomas’ın yönettiği ekiplerce 910 metre ötede keşfedildiler.

Ölülerin Salonları ilk başta büyük ahşap yapılardı; olasılıkla yerel bir liderin ölümü sonrası kasten yakılıp yerlerine üç toprak tümülüs inşa edildi. Buna benzer ahşap yapıların kalıntılarına Avrupa’daki Neolitik mezarlıklarda rastlanabilir.

Thomas’ın belirttiğine göre esas tümülüs dikey ahşap dikmelerden oluşan bir çitle ayakta duruyordu, bu haliyle Ölüler Salonları’ndaki merkez tümülüse benziyordu. Ancak, ahşap dikmeler zamanla çürüyünce tümülüs çöktü, 200 yıl sonra bölgeye ikinci bir yapı inşa edildi.

Bu yeni yapının inşasında, muhtemelen, günümüzde hala ikinci toprak tümülüste bulunan taşlar kullanıldı; yapının 20 kilometre ötede gözüken iki tepe arasındaki bir boşluğu işaret eden ahşap dikmelerden oluşan bir “bulvarı” da vardı.

Ayakta kalan taşların, ufuktaki tepeler arasındaki belirgin bir boşluğa hizalanmış, yaklaşık 5.500 yıl önce inşa edilmiş bir mezarın parçası olduğu düşünülüyor. C: University of Manchester

“Taş öğeler ikinci inşanın özelliklerini taşıyor, aynı şey dikme bulvarı için de geçerli; o yüzden ben bunların yapının sonraki halini oluşturduğuna inanıyorum.” diye belirtiyor Thomas. “Bence vurgu ilk başta kompleksi meydana getiren yapıların iç bağlantısındaydı ancak daha sonra yavaş yavaş dışarıya kaymaya başladı.”

Kral Arthur

Arthur’un Taşı günümüzde İngiltere’deki en özgün ve en bilinen Neolitik anıtlardan birisi. Bazı yerel efsaneler yapıyı Kral Arthur’la ilişkilendiriyor olsa da Arthur’un devrinde bu taşlar halihazırda binlerce yıllıktı, üstelik çoğu tarihçiye göre Arthur muhtemelen hiçbir zaman var olmadı.

Bir efsaneye göre taşların üzerindeki izleri Arthur, dua etmek üzere diz çöktüğünde, yapmıştı; bir başka efsaneye göre ise söz konusu işaretler aslında Arthur’un öldürdüğü bir devin dirsek kemiğinin çıkıntılarıydı. Söylentilere göre anıt Arthur’un gömüldüğü yere de işaret ediyor.

Arthur’un Taşı’nın, 5.700 yıl önce başlayan Neolitik Çağ’da, bir törensel arazinin parçası olduğu anlaşılıyor. Taşların 5.500 yıl kadar önce yeniden hizalanmasınınsa arazi genişletilirken yapıldığı düşünülüyor.

Arthur’un Taşı, C.S. Lewis’in yazdığı Narnia serisinde Aslan’ın kurban edildiği taş masaya esin kaynağı oldu.

Örneğin, Thomas’a göre, taşların sonraki hizası tepeler arasındaki boşlukta seyyahlar için önemli bir yolun, “önemli bir kaynağın, müttefik toplulukların yaşadığı bir yerin, ya da dini önemi olan başka bir yerin” olduğuna işaret ediyor olabilirdi.

Thomas’a göre; arazideki toprak tümülüsler, Neolitik geçit ve duvar gibi öğeler bu yerin önemini yüzyıllarca korumuş bir toplanma yeri olduğunun işareti.


Live Science. 27 Ağustos 2021.

www.arkeofili.com

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için