Blog
Roma’nın Kuzey Afrikalı İmparatoru Macrinus Kimdi?
Günümüzde Cezayir olarak bilinen yerde doğan Marcus Opellius Macrinus, Afrika kökenli birkaç Roma imparatorundan biriydi.
Begüm Bozoğlu - www.arkeofili.com
Gladyatör 2 filminde Denzel Washington, heyecan verici bir öyküye sahip tarihi bir imparator olan Macrinus’u canlandırıyor.
Roma İmparatoru Marcus Opellius Macrinus, Roma eyaleti Mauretania Caesariensis’teki Caesarea’da – günümüzde Cezayir’deki Cherchell (Şerşel) – doğdu ve MS 217-218 yılları arasında hüküm sürdü. (C: Francesco Bini, CC BY-SA 4.0)
Günümüzde Cezayir olarak bilinen yerde doğan Marcus Opellius Macrinus, Afrika kökenli birkaç Roma imparatorundan biriydi.
Macrinus, artık “Gladyatör 2” filminde Denzel Washington’un canlandırdığı karakterle özdeşleşmiş bir isim. Filmdeki Macrinus, üçüncü yüzyıl Roma’sının tehlikeli mahkemelerinde ve arenalarında kendi iktidar yolunu çiziyor.
Gerçek Macrinus da üçüncü yüzyılda yaşamıştı, ancak farklı bir özgeçmişi vardı. Mütevazı bir geçmişten gelen bu figür, belirsizliklerin içinden sıyrılarak Roma İmparatorluğu’nun en yüksek mevkisine ulaşmayı başardı. Onun bu hızlı yükselişi, antik Roma dünyasının çeşitliliğini ve etnik kökenin veya doğum yerinin iktidar yolunda bir engel olmadığını gösteriyor.
Macrinus’un hikayesi Roma Kuzey Afrika’sında başlıyor
MS 165 yılında Macrinus, Roma’nın Mauretania eyaletindeki sahil kenti Caesarea’da doğdu. Zengin bir eyalet başkenti olan Caesarea, İskenderiye ve Leptis Magna gibi Roma Afrika’sındaki diğer refah seviyesi yüksek şehirlere benziyordu.
Roma’nın Kartaca ve Mısır gibi bölgeleri ele geçirmesiyle Kuzey Afrika, imparatorluğun sağlam bir parçası haline gelmişti. Roma Afrikalıları, bazen imparatorluğun en uzak noktalarına kadar seyahat ederlerdi. Örneğin, bilim insanları İngiltere’nin York kentinde gömülmüş seçkin bir Romalı kadının kalıntılarını incelediklerinde, kendisinin veya atalarının Kuzey Afrika’dan gelmiş olabileceğini buldular. Bu tür bulgular, Roma dünyasının ne kadar birbirine bağlı, çeşitli ve kozmopolit bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor.
Roma imparatoru Macrinus’u tasvir eden madalyonun gravürü. (C: Public Domain)
Gerçekten de Roma Afrikalıları, köleleştirilmiş işçilerden Roma Britanya’sında konuşlanmış askerlere, bilginlere ve tüccarlara kadar imparatorluktaki hemen hemen her sosyal sınıfta yer alıyordu. Hatta MS 193 yılında Libya doğumlu Septimius Severus, Afrika’dan çıkan ilk Roma imparatoru oldu.
Antik Roma’da modern anlamda bir ırkçılık yoktu, ancak Romalılar farklılıkları dile getirmekten ve önyargıları beslemekten geri durmuyordu. Farklı kültürel ve etnik grupların birbirlerinden farklı ve kendine has özelliklere sahip olduğuna inanıyorlardı.
Macrinus, Afrikalı kimliğini gizlemeye çalışmamıştı. Antik tarihçi Cassius Dio’ya göre, Macrinus bölgesindeki insanların bir geleneği olan küpe takma alışkanlığını bile sürdürüyordu.
Macrinus, Afrikalı kimliğini gizlemeye çalışmamıştı. Antik tarihçi Cassius Dio’ya göre, Macrinus’un kulaklarından biri, çoğu Mağribi’nin uyguladığı âdete uygun olarak delinmişti.
Macrinus’un ailesinin Roma toplumsal yapısında süvari sınıfı olan equestrian sınıfına mensup olduğu düşünülüyor. Cassius Dio, Macrinus’un ailesini “belirsiz” olarak nitelendirerek, onların imparatorluk hiyerarşisindeki düşük statüsünü vurgulamıştı.
Roma’da iktidar geleneksel olarak Julius ve Claudius gibi senatör kökenli soylu ailelerin elindeydi. Roma’nın tanıdığı her imparator, ya doğuştan ya da sonradan kazanılmış bir şekilde bu ayrıcalıklı sınıfın bir parçasıydı, ta ki Macrinus’a kadar.
Roma’nın uzak eyaletlerinden Praetorian Muhafızları’na uzanan yol
Macrinus’un erken dönem yaşamına dair pek çok detay kaybolmuş olsa da, hukuk eğitimi aldığı ve ardından Praetorian Muhafızları’nın alt kademelerinde idari görevlerde bulunduğu biliniyor.
MS 212 yılında İmparator Caracalla döneminde Macrinus, Praetorian Muhafızları komutanlığına terfi etti. Bu pozisyon, onu Roma’nın en etkili figürlerinden biri haline getirdi. Hem imparatorluk muhafızlığı hem gizli servis olarak işlev gören bu seçkin birlik, bir imparatorun yükselişini veya düşüşünü belirleyecek kadar büyük bir güce sahipti.
Praetorian Muhafızları’nın siyasi müdahalelerinin Roma tarihinde oynadığı rol oldukça derindi. MS 41’de imparator Caligula’nın suikastını planlayıp gerçekleştirenler onlardı. Yaklaşık bir yüzyıl sonra, MS 193 yılında, bağlılıklarını imparator adaylarına açık artırmayla satarak Didus Julianus’un imparatorluğu kısa süreliğine yönetmesine zemin hazırladılar. Bu güç imparatorluğun kaderini şekillendirmede çok önemliydi.
İmparator Caracalla Macrinus’u hedef alıyor
MS 217 yılına gelindiğinde Macrinus, İmparator Caracalla’nın Orta Asya’daki Part İmparatorluğu’na karşı düzenlediği askeri sefere katılmıştı.
Roma İmparatoru Caracalla’nın büstü. (C: Wolfgang Moroder, CC 1.0)
Anlatıya göre, acımasızlığıyla tanınan Caracalla, Macrinus’un bir gün imparator olarak kendi yerini alacağına dair bir kehanet duyduktan sonra Macrinus’tan şüphelenmeye başlamıştı. Kendi kardeşi Geta’yı 211 yılında öldürmekten çekinmeyen Caracalla, rakiplerini nasıl ortadan kaldıracağını biliyordu. Şimdi de dikkatini Macrinus’a çevirmişti.
Muhtemelen karşı karşıya olduğu tehlikenin farkında olan Macrinus, ilk hamleyi kendisinin yapması gerektiğini biliyordu ve önce davranarak Caracalla’nın suikastını ayarlamıştı. İmparator, günümüz Türkiye’sinde bir tapınağa giderken, yolculuk sırasında mola verdiği sırada bir muhafız tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Muhafız derhal idam edildiği için emri başkasından mı aldığı yoksa kendi iradesiyle mi hareket ettiği belirlenememişti.
Üçüncü yüzyıl tarihçisi Antakyalı (Antioch) Herodianus‘a göre, Macrinus bir gaspçı gibi görünmekten kaçınmaya çalıştı. Saygı göstermek adına Caracalla’nın bedeninin yakıldığı bir cenaze töreni ayarladı ve imparatorun küllerini annesine gönderdi.
Macrinus tahta çıkıyor
Caracalla’nın ölümüyle Macrinus, kimsenin onu imparator ilan etmesini beklemedi ve kendini imparator ilan etti. Acımasız ve asabi Caracalla’nın gitmesine duyulan sevinç o kadar yoğundu ki çok az kişi bu durumu sorgulamış gibi görünüyordu.
Macrinus, kendisini merhametli bir hükümdar olarak konumlandırmaya çalışıyordu. O dönemde, askeri disiplini sağlamak için decimation (her on askerden birinin öldürülmesi) cezası uygulanıyordu. Herodianus’a göre, Macrinus bu cezayı yüz askerden birine indirerek daha fazla can bağışlayan centimation uygulamasını hayata geçirmişti.
Ancak tarihçi Herodianus, Macrinus’un bu merhamet gösterisinin sahte olduğuna inanıyordu. Macrinus’u çok sevilen ve hayranlık duyulan stoacı imparator Marcus Aurelius’u taklit etmeye çalışmakla suçladı. Herodianus’a göre, Macrinus’un stoacı tavırları yüzeyseldi; çünkü Macrinus “imparatorluğun yönetimini ihmal ederken sonsuz lükslere dalmakla meşguldü.”
Hatta bazıları Macrinus’u yetersiz olmakla da suçladı. Tarihçi Cassius Dio, Macrinus’un rolüne sadakatle bağlılığını kabul ederken, imparatorun görevlerini kavrayışını eleştirerek, bunun gerekli standartların altında kaldığını iddia etti. Macrinus’un “görevlerini tam olarak kavrayamasa bile sadakatle yerine getirdiğini” yazdı.
Roma’dakiler onun equestrian sınıfından geldiği gerçeğini de aleyhinde kullanıyorlardı. Buna ek olarak, Caracalla’nın suikastından sonra şehre dönmemesi memnuniyetsizliği daha da körüklemişti.
Bu kritik dönemde Macrinus ordunun desteğini de yavaş yavaş kaybetti. Partlarla barışı kabul etmesinden utanıyorlardı. Masrafları azaltmak için yeni askere alınanların maaşlarında kesintiye gitmesi askerler arasındaki itibarını daha da sarstı.
Macrinus düşüşüyle yüzleşiyor
Macrinus’un en büyük düşmanları, kaybettikleri gücü geri almaya kararlı olan öldürülen imparatorun ailesiydi. Caracalla’nın teyzesi Julia Maesa bunun için harekete geçerek zekice bir plan hazırladı. Sonradan Elagabalus adını alacak olan on dört yaşındaki torunu Varius Avitus Bassianus’un, Caracalla’nın gayrimeşru oğlu ve dolayısıyla tahtın gerçek varisi olduğuna dair söylentiler yaymaya başladı.
Bu iddia, Caracalla’nın mirasına bağlılık hisseden askerler arasında hızla karşılık buldu. Ancak yalnızca bu bağ değil, Julia Maesa’nın serveti de askerleri cezbediyordu. Çok geçmeden, Elagabalus’un arkasında güçlü bir destek oluştu ve 218 yılının Mayıs ayında Elagabalus’u imparator ilan ettiler.
Macrinus için durum hızla kötüleşti. Desteği her geçen gün eriyen imparator, Julia Maesa ve Elagabalus’un güçleriyle nihayet günümüz Antakya’sında karşı karşıya geldi. Yenilen Macrinus savaş alanından kaçmayı başarmış olsa da kısa bir süre sonra yakalanarak öldürüldü. Böylece yalnızca bir yıldan biraz fazla süren saltanatı ani ve kanlı bir şekilde sona erdi.
Taşralı bir aileden imparatorluğun zirvesine kadar yükselen Macrinus’un hikayesi, birçok yönden alışılmadık bir başlangıç sergiliyordu. Yine de, düşüşü Roma tarihinin tanıdık bir modelini yansıtıyordu – kendisinden önceki ve sonraki pek çok hükümdar gibi, Macrinus’un hayatı da vahşi bir sonla noktalandı.
National Geographic. 20 Kasım 2024.
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >