Blog
Dünyanın en eski nişasta fosili bulundu
Dünyanın en eski nişasta fosili bulundu
Çin’de 280 milyon yılllık nişasta bulundu.
Şinhua ajansının haberine göre, Çin Bilimler Akademisine bağlı Nancing Jeoloji ve Paleontoloji Enstitüsünden bir bilim adamı ile iki Alman uzman, Şanşi eyaletinin Baodi ilçesinde bir kömür yatağında yapılan kazı çalışmalarında granüler malzeme üzerinde büyük sporlar buldu.
Bulgular üzerinde x-ışını analizleri ve mikro ölçekte fotoğraflama çalışmaları yapan araştırmacılar, söz konusu sporların karbon ve oksijenden oluştuğunu, bitkilerin nişasta tohumlarıyla ebat, şekil ve görsel açıdan kayda değer oranda benzerlik taşıdığını tespit etti.
Nişastaların normal şartlarda taş bir tabakaya bağlı olmadan toprakta 600 yıldan fazla korunmuş halde bulunmadığına işaret eden araştırmacılar, kömür yatağında ortaya çıkarılan ve yaklaşık 280 milyon yıl öncesine ait olduğu belirlenen fosillerin, şimdiye kadar ortaya çıkarılan en eski nişasta fosili olduğuna dikkati çekti.
Enstitü uzmanlarından Liu Fıng, kömür yatağının nişasta sporlarının hayatta kalması için gerekli su ve mantarımsı bir ortam sağladığını belirtti.
Bitki ve hayvanların karşılıklı faydalanmasını sağlayan bir ortam oluştuğunda bu ortama salyangoz ve hamam böceği gibi canlıların akın ettiğini belirten Liu, nişastanın da bu canlılar tarafından sporlarını başka alanlara yayma imkanı bulduğunu söyledi.
Bulgular, "Geology" dergisinde yayımlandı.
Nişasta nedir?
Nişasta, bitkilerin başlıca besin depolama bileşiğidir. (Polisakkariti). Gün boyunca fotosentez ile üretilen glikozların fazlası gövde ve yaparklarda nişasta olarak depolanır. İhtiyaç halinde nişasta hidroliz (sindirim) ile parçalanarak yeniden glikozlar elde edilir.
Nişastanın en önemli özelliklerinden biri bitkisel olmasıdır yani sadece bitkilerde üretilebilir. Hayvanlar nişasta yediklerinde nişastayı sindirirler ve glikoz elde ederler. Bu glikozlar dehidrasyon senteziyle birleştirildiğinde Glikojen oluşur. Glikojen ise hayvansal depo polisakkaritidir.
Nişasta katışıksız bir madde değil, her ikisi de karbonhidratların polisakkaritler grubundan iki bileşimin karışımıdır.
Amitoz denilen birinci maddenin içerdiği 250-300 glikoz altbirimi, sağa doğru kıvrılan bir sarmal biçiminde birbirlerine bağlanırlar.
Amilopektin adı verilen ikinci madde de, amiloza çok benzer, ama altbirimleri kollara ayrılan bir yapıdadır ve her 25 birimde bir, yeni kollar ana gövdeden ayrılır.
Her iki madde de, enzimlerin etkisiyle kısa sürede oluşabilir ya da çözülebilirler. Işıl bireşimden sonra, amiloz ve amilopektin karışımından oluşan nişasta tanecikleri bitki hücrelerinin sitoplazmaların da ve patatesin yumru kökü gibi depolama organlanrıda birikirler.
Sakkaroza dönüşerek bitkinin çeşitli bölümlerine dağılan nişasta, çözülerek glikoz haline geldikten sonra, hayvanlardaki günlük enerji gereksiniminin büyük bölümünü karşılar.
Fuat Kabakçı - AA -arkeolojikhaber
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >